İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Salı, Mart 28, 2006

Bir Göz İçim

Yürek bir sızı seçer ya geçmişten, yüzünü ele geçirir bir duygu, üşürsün damarların boyunca. Yakalanırsın. Bir soru sorsa birisi o anda, işte diyebilirsin belki ancak. Bir nehir kaplar vücudunu, öyle güçlü çağlar ki gözlerine doğru. İçin için akarsın, sessiz , dolu, coşkulu, sanki biraz da hüzünlü. Ağlamazsın, çünkü güçlüyü en iyi sen oynarsın donup kalmışlığında. Neyi anlayabildim diye düşün dostum. Zamanın hep çok sandığınca. Gecelerin yalnızlığına gözlerin balkondan yetişemiyor. Bir ürperti sevgilin olmuş, boynuna dolanmış sıkıca. Ne çok hikaye bir şehrin dinlemekten usandığı. Gözlerin ardına çıkan düşlerden çalan düşünceler. Bir dokunuş kadar yakın, bir o kadar uzak dışarısı. Pazar günlerini ele geçiren kelimeler, bir de ben. Sadece sana kalandan, seni alan müziklerin dansa kaldırdığı yazılar. Herşeye olduğu gibi buna da alıştık. Bir anne gibi gömdük anlatamadıklarımızı ve anlayamadıklarımızı. Bir damla gözyaşı kadar özlü dışarı bakan. Bu sevdiğim penceredeki benim herşeye rağmen. Sokak lambalarının çetelesini tuttuğu geçip giden yıllardan topladığımla hazırım çekip gitmelere. Yalnız kaldığımda kendimle tanıştım. Adım sadece Erdem Ferit Başkaya değilmiş. Sanmayın sadece yazılarımı biriktiriyorum. Akışın içindeki saklambaçta çocuklar büyüyor. Sen kimi kovalıyorsun? Ben düşlüyorum. Yorgun musun, eşyalarının arasında oturmuş dönerken? Tutunduğun noktalarda, gözüne takılan görsellikten bilinçsizce kopup da, pervanelerin misafiri oluyor musun? Bir kızı mı kovalıyorsun diyorum kendime, seni saranı mı belli değil. Bir sessizlik, biraz sen ve gözlerimi kapayış. Teslimiyet, özgürlüğü en iyi anlatan. Bir nefes kadar yalın. Bir kadeh gibi kendi başına. Sorularımı sadece parmak uçların yanıtlasa. İçim dışarıya biraz bekle diyor. Bahar kadar yakın papatyalardan cesaret alıyorum. Yamaçları kaplıyorum. Yarınlar, beyaz ve sarının haydi deyişi kadar umutlu. Bir çiğ tanesinin ömrü kadar kısa çiçeğin aşkı. Şu anda sadece izliyorum, “izlendiğimin” farkında. Bir oluk sokaklar, bir soluk hayat. Dayan seni tutamayan zamana. “Katlan” içinde. Açan sensin. Ben de bir başka Pazar gününün içindeki insanlardan biriyim. Gülümsememle geçiyorum bir köşe başından. Kalabalık caddeler, metrolar, yalnız yürekli insanlar. Ne kadar çok şeyin içinde kayboluyoruz. Bir Bodrum mavisinin aşkı kayık, salına dursun. İçten bir artık ben yoruldum deyiş, kalkıp gidiş. Çıplak ayaklarında kumu paylaşmak, hayatın çağırışlarında kana kana. Kandırılışlara isyan etmek, en büyük işbirlikçi kendini affetmek. Zor kelimesi bile kaçıyor bu yükten. Bir tahta sandalye ve rügarla başlasaydım masala. Bir Akdeniz sarhoşundan finans müdürü olur mu? Üzgünüm gün ışığı sana hep ihanet ediyorum. Ben de anlamıyorum. İç hesaplaşmalar yetmiyormuş gibi, bir de şirket hesapları. Bu yalnızlığın dili mi? Artık bir gözlerini kapayış yeter.Kurulu diyaloglar, otomatik insanlar, matik kelimeler. Elim sadece sana “değer”. Artık eğer diye başlamak da zor.Kollarım boş. Zihnimse dolu. Ne yapalım dostum, bu insanlık yolu.

19/03/2006

Bir Göz İçim


0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home