İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cumartesi, Ağustos 30, 2008

Bir Yerlerde

Sıralanmanın kaderinde katkısı olanlar düşünceli, özgür olarak nitelendirip nitelendiremeyeceklerini bilmedikleri bir irade ile bir arada oluşlarının içinde, bir tesadüfte pay sahibiler. Birbirlerini gören, birbirlerini geçen, birbirlerine yakın ve birbirlerinden kopuk yüzlercenin uzaklık paylaşımları. Bir arada oluşların hafızada yer etmeyişinde kalabalıklaşmış ve ayrılmış olmanın ertesinde, varolmanın yaşayan unsurlarından birinde, yalnızlığın sıcak bir köşesinde, odamda müzik dinlerken dışımı içime katmış, karışmış, karıştırılmış saklanıyorum. Çağıma uygun oyalanma şekilleri, unutulacak olmanın derinliklerindeki her insana ait olduğu gibi yok olmanın eşiğinde. Bir zamanlara dair akıl yürütmeler çaresiz. Gözlerini kapayışında kendine yer ayırmış olanların zamanın geçişini hissedişinde küçük bir sır, narin ve derin. Cevaplarını bekleyen sorulara yakalanmaktan çekinen bir adam, cevaplamaya çalışmak zorunda olmaktan bıkmış. Bir tek sessizliğine kendisi gelmiş. Herkes sessizliğinde bulunamayacağını bilir. Bir tek o oda, bir tek o çizim. Eşzamanlılığın huzurlu bir anında kim bilir başka mekanlarda neler cereyan etmekte? Ufka bakmak için vakit ayırdığım olması ne büyük şans. Aynılık kör ediyor. Kendi içinden çoğalmak zor. Bir ara vermek mümkün değil. Pazartesileri olan insanlarız. Yarını bugünden esir almışız. Doğaçlama gülemez olmuşuz. Kaybımız kendimizden büyük değil, küçülmüşüz bir zerre umut kadar. Yorgun, bocalamak için koltuğuna çökmüş. Yorgun, bir pencere önünde. Yorgun bir kuşun onu gülümseten geçiverişinde. Yorgun, bir kadının çıplak omuzlarını hayal edişinde. Bir yerlerin, bir zamanların çocuğu kendi halinde. Bir yerlerin, bir zamanların çocuklarıyla bir aradayız. Büyüme oyunumuzda aslında her insan gibi yalnızız. Akışın mantıktan arındığı bir karşılaşma okyanusunda yalnız ve özeliz. Karıncalanan bir görüntüyü düzeltmek için uğraşanların arasındayız. Karıncalanan caddeler. Karıncalanan el, sanki zaman üstüne yatmış. Budalaca uyanmak da seçim. Atalet ve adalet, insan ve uyanışı. Dolaşmak amaçsızca, küçük heyecanlar yaratabilir. Buluşmak söz sahibidir. Duymak seçim mi? Bir tek o oda. Bir tek o yalnızlık. Artık geçmiş de suskun. Çoğu pencere önü kayboldu. Çoğu yıldızın altı boş. Gözleri sessizleştirdik. Korkulu ve ışıltılı gözleri geride bıraktık. Suskunluğun mirasçılarıyız. Karışagelmenin beşiğinde bir çocuk dünyaya gelmenin umudu. Karışagelmek dolambaçlı. Karışagelmek sırdaş. Bir tek o oda. İçinde oluşumuz zamanı ileri alıyor. Hayal kuruyor olmalıyım. Hayal kuranlardan ayrı, hayal kuranlardan uzak. Yalnızlıklar çarpışmıyor. Gündüzlerden gece çıkartan bir sihirbaz gibi gülümseyen adamın çaresizliğinde bir kadın bekliyor olabilir. Adam geç kaldığının farkında mı? Çoğu yıldız altı boş. Yeter ki gülümse masum olduğuna inanabilirim. Kaçıyor değilim. Yakalamaya çalışma. Sadece elimden tut. Dolaşıyorum, dolaşalım. Hayatın bizi gülümseten anlarına sokulalım. Zamanı geldi. Sokakların zamanı geldi. Elimdeki soda şişesi, yeşili, almış olduğum bir yudum, serinliği, yerimden kalkışım, gömleğimi ve pantalonumu asmış oluşumla parçalanışımda önemin var. Yalnızlığımı böldüğüm anlar, yalnızlığımı bölüştürdüğüm kadınlarla. Bir hayalden ibaret değil miyiz? Bir yudum değil mi yaşadığımızı hissetmek? Bir yudum değil mi sevişmek? Bir tek o oda. Bir tek sen. Bu bencillik mi diye düşündürten yalnızlık senin. Yalnızlıklar başkalarını da başkalaştırıyor. Başkalarından uzak oluşunda o başkası kim bilmiyorsun. Bil ki katkısında kendisi yok. Bil ki bu karışıklık senin yaratıcılığın. Duvarlarını izle, labirentin kaybolanı sensin. Ördükçe çözülmek mümkün mü? Dolandıkça dolanacağız. Bir yerlerdesin. Aynı zamandayız. Hala. Düşünceli misin? Dalgın mısın? Habersiz misin? Bir yerlerde bir aradayız. Bir yerlerde ayrıyız. Bir parça içimi dolaşıyor. Bir parçasıyım gözlerin kapanışının.


(Lars Danielsson’un Melange Bleu albümü parçaları eşliğinde)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home