İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Ağustos 24, 2008

Yarından Önce

Düşüncelerini susturamazsın ancak sessizleştirebilirsin. Daha fazlasından daha azının arasındasın. Bu arada oluş içinde. Gerçeğin gezindiği senin olan özel alanda duyulmakta olan müzik bir senin gözlerini kapamış oluşunu mu karıştırıyor sanıyorsun? Değer verdiğin birini üzmüş olmak seni senden de ayrı düşürüyor. Bir başkasını uğurlar gibi uğurlanıyorsun içinden. Ayrışıyorsun, bölünüyorsun. Kala kalan bir adam, kala kalan kimi çaresiz , kimi davetsiz sözler. Daha da zorlaşan ilişkilerden yalnızlığına çekilmiş bir iç sesin dünyasına yolculuk ne kadar kolay olabilir ki? Saçının okşanmasına kendini bırakmış bir adam, sessizliğinin içinden geçen kadınların sessizliği ile. Sessizliğince sevilmek özel. Gözlerine yakın sıcak gecelerde, terleyerek uyanan “benim”. Bana ben olduğumu hissettiren bir özleme katkında hakkım olan yalnızlıklarda sana alışmışım. Eski kız arkadaşının fotoğraflarına bakan da “benim”, ne diyeceğini bilemeyip de, gecenin duvar aralarına sızdığı Sardunya Bar’ın, insanı hayatın zorluklarından kaçıran bahçesinde acaba onun özgürlüğünü kısıtlayan bir varoluşla mı huzurundayım diye içine sıkışan da “benim”. Sokak çalgıcılarının yaydığı o enerjide düşüncelerim yerinde duramayan yapraklar gibi salınırken, bedenim kaskatı bir ağaç gövdesi gibi sağlam duruyordu kaygılarımda. Anlaşılması güç olan sır saklamak istediği için mi suskun? Suskunluğun yeşermemiş tohumları mı var? Yerinde duramayan düşünceleri gibi gezgin ruhu. Kalabalıklaşan bir gezintide akılda kalan, avuçlanan bir serinlikte avuçlarda kuruyan bir his. Hislerin sessizliği, düşüncelerin yalnızlığı, uzakların belli belirsiz kıpırdanışı geceden doğan gecede. Bir sokaktan diğerini devralıp da dolaştığın her mekanda ışık oyuncu. Düşünceler oyuncu. Oynamak için arkadaş arıyor bakışlar, nseneler, sırdaşlar. Bir bitkinin duvara tırmanışında varılan yıldızlarda sessizlik söz konusu. Pencereler anlatabilseydi dinlemek heyecan verici olurdu. Kendine tanıdık mı geliyorsun? Aynada teyit mi ettin anı? Bir andan diğerine taşınırken, seni de aldım yanıma. Kabul edilebilir olandan kendimize yaklaşmasını biliyorduk. Hikayelerimizi sessizliklerinden kurtarabiliyorduk. Birbirimize yardım edip de hikayelerimize katlanabilmeyi öğrendik. Alışılagelmiş gibi çatırdadığında içimiz yürek yüreğe geldik yeni bir anla özgürce kucaklanışımızda. Suyun sessiz yüzeyi, kadının güzel yüzü, gecelerden dökülmüş şehirlerde darmadağınık hikayelerin içine sığıştırdığımız düşler “benim”. Senin olanda benim olan da kendinden geçti. Bana geri dönmeyecek bir fısıltı okudukların. Senin olanda kaldı kelimelerim. Senin olana uğurladım bir parçamı. Sessizliğime uğrayan her yaşam parçasında ben de varım diyorum. Sorular sormayan bir anda cevapları olmayan bir kadınla karşılaştın mı? Hatırlamak kutsal mı? Duymak için yürüdün mü? İzlemek için kenara çekildin mi? Görmek için yavaşladın mı hayatın içinde? Geçivermemenin güzel kadınları da ana direnemeyecekler. Çıplaklığına günaydın dedim. Vicdan masumiyeti rahat bırakır mı? Bir şeyler söylemek durumunda mı kaldın? Bir şeyler söylemiş kadınlardan önce de suskunluklar vardı. Sana gözlerini kapattıracağım. Bugün şehir senin de sessizliğinde. Hava her zamanki gibi oldukça sıcak. Yarın yakın hissi veriyor. Yarını düşünmek içimi daraltsa da, içine çekileceğim birlikteliklerin. Şube müdürüm rolünü oynayacak. Söylenmesi gerekenlere katlanmak da tercihim. Hayat savurganlığınla, sorumluluk hissinde söz hakkı edinmişlere karşı çaresiz dinleyeceksin. İç sesine kaçırabildiğin gecelerde yazdıkça ne kadar onarabilirsin iç dünyanı? Saat dördü on geçerken mantığın onca dosyayı boşuna mı taşıdın diyorsa, içinden gelmeyenle hep sorunun olduğunu inkar edemezsin. Onu gülümserken sevmişti. Kadınları gülümserken seven bir adamın hikayeleri bitmeyecek mi? Suskunluklara solacak olsalar da güzel bir çiçek bırakmak anı yaşamak mıdır? Zaman dokundukça kuru güller gibi ufalanıyoruz. Bir toz bulutunun çocuklarının döndüğü hiçlik unutkan. Kısadan daha uzun bir kültürde payı var yalnızlığımızın. Sonsuz bir sessizliğin vedasında karşılaştım kendimle. Kısadan daha uzun bir alıntıydı oyalanışım. Seni kendime kattım. Yarından önce ölenler oluyor. Yarından sonrasına hükmetmek sevdasında olanlar var. Yarından önce mutluyum. Yarından önce biraz karışık duygularım. Yarınından önceki bir insanın hikayesinde bir an. Yarından ne önce ne de sonra çıplak omuzların. Sırdaş toprağın uçsuz bucaksızlığındayım. Yarından önce kadınlar güzel. Yarından önce bir şarkı içimde.

(Legends Of The Fall müziği eşliğinde)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home