İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cumartesi, Eylül 12, 2009

Oradasın

Orada göründün, içinde. Oradaydın, orada uzakta. Sessizliğin kaçabildiği en ürkek noktada, oradaydın. Yazılarınla seni buluşturan bir anda, Eternal Tears Of Sorrow ‘dan The River Flows Frozen parçası sana gözlerini kapattırırken oradaydın. Sonsuzluğun eşiğinde, kendine düşüm noktasında, hiç tutunmaksızın, oradaydın. Kara üzüm tanelerini ağır ağır çiğneyip, tadını ağzında gezindirip, damağında kalan nefaseti zamana dönüştürüyordun. Oradaydın, çağrılma derinliğindeydin. Her yazar satırları heba eder. Duymak için oradaydın. Yağmur taneleri gibi piyanonun tuşlarının üzerine düşüyor parmaklar. Orada uyuyor. O da orada. O da kendi girdabında. O da penceresinden şehri uçuran bir ruh. O da karanlığın lütfu karşı kıyılardan dönüyor sokak kedilerinin gözlerindeki ışıltıya. Kulaktan kulağa yalnızlık oyunu oynarken apartmanlar, yağmur orada. Islanmış yanaklar gibi sokaklar. Oradaydın, etrafını gördüklerine paylaştırıyordun. Oradaydın, mesafeye bir kadın yerleşiyordu. Yüzü uzak bir kadın. Bir silüet kapısı ardına kapanan. Gölgeleri uyku tutmamış. Birer tohum gibi serpiştirilmiş susuz suskunluklar. Yağmur yağıyor. Oradaydın, çiçek açacakmış gibi. Oradaydın, yeşerecek bir umut gibi. Oradaydın, bilgisayar başında ya da köşesine çekilmiş bir koltukta. Gülümse. Oradasın. Saçmalayabiliyorsun. Gülümse, elinden tutulmuş güven dolu bir çocuk gibi. Her an kaçabilecek gibi yaramaz, döneceğini bilen bir akıllanmaz. Orada kaderle oynuyorlar. Orada büyüyorlar. Hepsi adam olmuş. Orada rüzgar uğulduyor. Orada yağmur taneleri neşeli çocuklar gibi kim en yükseğe sıçrayacak diye birbirleriyle yarışıyorlar. Yerçekimi onları kulağından tutup çekse de, vazgeçmeye niyetli değil hiçbiri. Vazgeçmeyeceksin. Oradasın, boy atan apartmanlardan birindesin. Güçlükle duyulan gözlerindesin. Gecenin uykusu kaçmış. Her nefes alışında oraya yaklaş. Nefes al ver. Boşuna nefes tüketmiyorsun. Nefes al ver ve sokul oraya, içine, uzaklara, ta uzaklara. Bir el piyanonun tuşlarına dokunmuş. Bir el tuvali okşamış. Orada insan şükrediyor. Orada insan daha hoşgörülü. Orada hikayeler unutuluyor. Herşey yaşamdan hatırladıklarına anda kattıkların. Oraya çeki düzen vermeye çalıştıkça, ruhun körelecek. Orayı özgür bırak. Orada bir adam var uzakta. O adam bizim adamımız değil. Öteki soluk, öteki kader. Birkaç kelime daha oldu heder. Kim bilir bundan sonra başkaları ne der. Oradasın, ışığın cilvesindesin. Oradan oraya uzanıyor uzaklar. Orası içinde ölçüsüz. Orası kabul edilmiş olana isyankar. Kimin gece yarısı? Sadece yalnızlıkta aşırıya kaçmış bir adam. O da orada. Ona sokuluyorum. Fulyacım diyorum. Biz şarkıları terk edebilir miyiz? Kollarıma yağmur taneleri gibi düşmüş bir kadın. Saçlarımız okşanacak. Saçlarına ak düşse de oradasın. Orada, içinde karşılıyorsun kendi yok oluşunu. Kaçan görüntülere yetişmekten yorulduysan, orada biraz dinlen. Gözlerini kapa ve nefes al ver. Duymak daha derin. Dokunmak daha yakın. Asla tek başına kalamazsın. İçinde inzivaya çekilemezsin. Mutlaka orada seninle konuşacak için. Orada olduğunu bilmek mutluluğunda aynı şarkının sonunu rahat bırakmıyorum. The River Flows Frozen bitmek bilmiyor. Bu gece yağmur dinmeyecek. Sokaklar hiçbir zaman köşeye sinmeyecek, üstüme gelecek. Orada hayatı karşılamayı seviyorum. Hiç pişman olmayacaksın. Şarkılar yaşamaya yetecek. Kendimi bıraktığım noktada unutulabilirim. Hava daha serin. Üşüyebilmek ne güzel. İstanbul orada. Ankara orada. İzmir orada daha yakın. Biraz afalla. Laf gırla. Hayat alabildiğine. Dur ses çıkarma. Sadece nefes al ver ve dinle. Oradasın.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home