İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Haziran 03, 2007

Olmak Ya Da Olmamak (*)

Kendi kendine gereksiz bir yargılama değil mi bu? Başkalarının seni nasıl gördüğü değil önemli olan..senin kendini nasıl gördüğün. Benim için keyifli bir arkadaşsın bu kesin. Ve senle daha nice keyifli günler bizi bekliyor:)Yazmak olduğu kadar susmak da hakkın..içinden nasıl geliyorsa öyle olsun..önemli olan "nasıl" olmak değil...sadece OLMAK
sevgiyle
01 Haziran, 2007 15:18
Sevgili dostum Fulya yorumunda karanlığımın ihtiyaç duyduğu bir ışık tutmuştu yine. Ona cevabımı da satır aralarından kurtarayım, burada paylaşayım istedim:
Duyulmayan seslerden kaçamıyor bazen insan. Sana katılıyorum sadece "olmak" önemli ama insan birçok alanda yalnız olmasına karşın, ne yazık ki bu alanda tek başına kalamıyor. Nasıl tercihinden arınamıyor. Ortada suç olmadığı için delil de yok ama ayrılmanın yalnızlık celsesinde her zaman bir yargıç var. Ona bu kadar acımasız oluşunda kendim diyemiyorum. Bir kızda yankını kaybediyorsan seni seviyorum diyen dudaklarını bir tek kendin duyuyorsun. Sağır bir yürek kalbini burkuyor. İçine çekildiğim bu duygu hayatımı çalıyor ve ben bunu hak etmiyorum aslında. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da umursamaz olamıyorum. Kelimeler hala içimden geliyor. Bugün denizle konuştum vapur beni olmak seçeneğimden yoksunluğa seyrederken. Kısa notlar aldım yine cep telefonuma. "Eşin, ölüm kardeşin"diye yazdım vapura bindiğim sırada hayatı birlikte yürüyebilmeyi hayal ettiğim bir arkadaşı düşlerken. Sonra hayatımın akışı ile ilgili düşündüm."Değiştirmeli mi? Dönüştürmeli mi? Keskin başlangıçlar, dönüşler. Rota beni koparmalı mı güzergah bellediğimden?"diye satırlar benimleydi. Bu soruya net bir cevap veremeyişimde çok vakit kaybetmiştim. Yurtdışına gitmeye hep heves etmiştim doğru ifadeyle ama bunu kararlılığa dönüştürememiştim. Müzik, yazılarım düşle danstı yalnızlık avutucuları. Küçük dönüşümlerde tedavi ediyordum kendimle buluşamayışımı. Ben kendi gerçeğimi beni bırakıp giden kızlar gibi terk edemiyordum. "Fransa! Çizgimi arıyorum"diye seslendi içim. Fransa'da birkaç yıl saklanmak isterdim beklentilerden. Eğip, bükmeyi sevdiğim gerçekle gerçeküstü olurken "finans sektörü çalışanı" kimliğimden arınmak isterdim. "Olmak" belki de o kadar zor değil "değiştirebilsem".Vapur iskeleden bir başka sevgili bulmuş kız gibi ayrılırken Konak sırtlarına yaslı beton yumağında başka satırlardaydı hissettiklerim. Yük gemilerinin bekleyişi bana huzur veriyordu, çocukluğuma götürüyorlardı duygularımı. Üzerimdeki ağır yük için gelmiş gibi bakıyorlardı. Onlar da benimle büyümüş birer oyuncak gibiydi."Yalnızlık taşlarını gediğine koymuş şehir kurmuşuz. Düşüncelerim gibi yığılmış binalara evim diyemiyorum. Gemilerin duruşu aldatıcı, yarın gidecekler. Yarınlar kadar vazgeçilmez yine gelecekler bir veda gibi. Denizin kızı ufuk. İşe giderken bir rüzgar tesellisi serinlik. Gemi dostum bana mavi umut masalını anlatan, sen de sevme zamanına doğdun diyor."Sevgili Fulyacım, görüyorsun yalnız hissettikçe kelimelerle beraberim. Susma hakkım da içimde kopan fırtınalar nedeni ile gürültülü.
01 Haziran, 2007 22:11

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home