İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Çarşamba, Temmuz 05, 2006

Seninle Uyandım Yine

Seninle uyandım yine.
Denizin sesi oldun.
Estin içimde.
Uçsuz bucaksız sahiller gibi,
Özlem oldun.
Seni aradı ayaklarım.
Seni aradı ruhum.
Elini sırtımda hissettim.
Zamanı durduran gözlerinde,
Bir çocuk gibi kayboldum.
Koştum durdum,
Seni bulamadığım düşüncelerimde.

Seninle uyandım yine.
Ve sensiz.
Ufka bakan kumsal gibi,
Gelmeyeceksin biliyorum.
Biliyorum gözyaşı.
Tıpkı annem gibi.

Güneş olup gülümsediğinde,
Seninle ısınıp, yanacağım.
Geceleri kendime dönüp,
İçimdeki muma seni anlatacağım.
Bir daha.
Bir daha.
Bir daha.
Yine seninle uyanacağım.
Bende çıkarken unuttuklarınla.
Anılarınla, dokunuşlarınla.
Seninle uyandım yine.
İçimde.

Tükenmek için koştum.
Ormanları geçtim inanılmaz bir hızla.
Mor laleler ile göz göze geldim.
Buruk bir tebessümle.
Üzülme kır çiçeği dedim.
Hayat içinde yorgun sevgimiz.
Bir yerlerde düşeceğim.
Sen üzerimde bittiğinde,
Dağda gezen duyguların masalını,
Seni nasıl sırılsıklam ısladığını,
İlk görüşte aşkını,
Severken solduğunu,
O uyuduktan sonra ağladığını,
Onu üzmemek için
Her sabah gülümsediğini,
İçindeki fırtınayla günaydın dediğini,
Gece gündüz dinleyeceğim,
Bir el seni koparıp,
Gerçek dünyaya götürene dek.
Her kalpte bir hikayenin,
Her pencerede bir arayışın,
Her uyanışta bir yokluğun,
Her kadında bir acımasızlığın,
Bir gururun, küçük kaprislerin,
Güne merhaba dediği evlere.

Seninle uyandım yine.
Benimle sevişecek kadar,
Beni korkusuzca sevecek kadar,
Beni hırçın dalgalar gibi saracak kadar,
Sabahım olsaydın.
Günışığı üzerimize düşerken,
Bana sarılsaydın.
Üzerimde bitseydin,
Ve bana mor lalenin aşkını yaşatsaydın,
İki kişinin konuştuğu bir dilde.

İnsan giyindiğinde Gerçek oluyor.
Biliyorum,
Bir kenetlenmede dünya,
Sanki uzaklaşıyor.
Olup bitenden habersiz,
Birbirine karışan bedenler
Masal oluyorlar
Uykudan önce.
Uyuyan güzel gözlerini açtığında,
Çıplaklığından utanıyor,
Gerçek oluyor,
Ve prensi düşlerinde bırakıyor,
Unutulduğu masalda.
Anlatıla duran kahramanımız
Kelimelerde prensesini çağırıyor.
İki şehrin hikayesinde,
Gerçek aynaya soruyor,
Var mı benden yalnızı?
Ayna Gerçeküstü diyor.
Yedi pembe çiçekle yaşayan,
Bir yalnız prens var.
Her sabah imkansızla uyanan.

Seninle uyandım yine.
Sorularımla.
Yine sınıfta kaldım.
Başarısız bir öğrenciyim.
Hayalciyim.
Bana doğru yürüyorsun.
Bende başlayan topraklarda,
Çıplak ayaklarının her yere basışında,
Geliyor, geliyor
Diye haykırıyor içim.
Ruhum uyanıyor.
Bana karışmaktan korktuğunu bilerek,
Sonbaharın hüznüyle,
Yaprak yaprak ateş sağanağında,
Göz yaşlarımla söndürmeye çalışıyorum,
Kızıl ormanı.
Benden uzaklarda mor laleler açacak.
Bir el onları toplarken,
Bir sır daha başka bir sırra kavuşacak.
Gerçeküstü de giyinip işe gidecek.
Çıplak olmayacak.
Ve sevgilisi “Prens giyinik!” diyecek.
Mor lalelerin sadece birer çiçek olduğunu söyleyecek.
Gerçekten kaçan gerçeküstü,
Zihne, varolabildiği yalnızlığa dönecek.
Orada laleleri anlatacak,
Her sabah uyandığında.
Seninle uyandım yine,
Diye
Konuşacak,
Konuşacak,
Konuşacak.
Kendisiyle.
Ve yazacak.
Siz de inanmadınız bu masala değil mi?
Çünkü okurken gerçek dünyadasınız.
Ben de içimde koşuyor, koşuyor, koşuyorum.
Bir yerlerde düşeceğiz.
Toprağa karıştığımızda biz de bir mor lale olacağız.
Ve bir sır olarak seven birinin elinde,
Onun heyecanını yaşayacağız.
Gülümseyeceğiz.
O zaman gerçeküstünde buluşacağız.
Bir dağ masalında,
Mor lale dilinde,
Seni seviyorum hayat diyeceğiz.
Beni beslediğin acılarınla,
Tatlı anlarınla.


( Eski yazılarımdan...)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home