İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cumartesi, Ocak 13, 2007

Oyun Arkadaşlarım

Her gün metro istasyonundan çıkıp da, vapurla işe giderken yada yakalanmışlığımla yollarda yürürken kelimelerime takılan düşüncelerimi cep telefonuma kaydetmiştim. Bölük pörçük de olsa yakın zamanın kısa yankısında kulak vermek isterseniz içime, konuğum olun seslenişlerimde. Bir bakışta, darmadağınık olan geçmiş gibi zamanın parçaladığı hafıza. Herşey insan oluşumun ve mekana savruluşumun sınırlarında. Cep telefonumun notlar bölümünün izin verdiği alanın yetersizliğinde birbirinden ayrılmış ifadeler hatırlanmayanda karıştı. Anlam, sırasını kaybeden dile gelişlerde anlam verenden çıktı kendini aramak için. Hayat gibi sokuldu tarihin derin, bir anlık yüzeyinden geleceğe. Herkes birgün bu buluşmaya geç kalacak. Sezgi esrarını büyü sanacak. Her gerçeğin bir budalası vardır. Siz benim kaybettiğim parçalardan kendinize bir düş inşa edebilir misiniz? Oyun arkadaşlarım bir gün unutulmuşluğumuzu bile toplayamayacağız. Ne de çabuk büyüyor çocuklar. Ben yine de içimin sesini dinleyip, her sabah kelimelerimi kaldırıyorum. Bazen duygu oyuncaklarım kırılıyor. Onları büyüyen çocuklar müzesinde saklıyorum.
....
Kalabalığa sanki dışındaymışsın gibi bakabiliyor musun? Akacak kan gibiyim şehrin sokaklarında, duramıyorum.
....
Her sabah masmavi bir tuval günaydınım. Uzaklar düşüncelerimde bir tablo, geçmişle gelecek arasına sakladığım. Martının süzülüşünü kaybediyorum hafızamda. Hiç tutamayacağımı biliyorum bir nefes gibi uçacak. Bir yaşlı amca kasketli karşıma oturmuş, kravatı gök mavi, bıyıkları hayat beyazı. Bir tesadüfte bize yer ayrılmış, unutulmaya gidişimizde. Gemiler farklı dillere demir atacaklar. Karşıyaka vapuru aynı dilde merhaba diyecek gün leventlerine. Mücadeleyi kazanan olmasa da, anlarla boğuşmayı seviyoruz. Ölüm kokan çocuklar gibiyiz. Yarınlarsa her zaman mis gibi. Ömür sanki ebedi bir sevgili. Hatıralara perçinlesen de zaman seni tutmaz. Aşksa varanındır.
...
Nasıl görünüyorum diye baktı. İlgi mi çekiyordu yoksa acı mı?
...
Bir hikayenin yaraları, bıçak gibi yardık gözümüz açık. Uyanıktık sözüm ona. Gören de güçlü sanıyordu Tanrı parçası eda rüzgarını. Denizse aldırmıyordu, ne de olsa o da gelip geçenlerdendi. Acıtıyordu karşılaşmalar, yırtıp geçtiğimiz anlar geçmiş bağlıyordu. Anı yer ediyordu delik deşik zamanlarda. Kopmuşluk tutunma hissi dokulu bırakıyordu evveli. Öte bir öncesini tattırdı yaşam yolcusuna. Damak zevki gelişen hüzünleniyordu. Zaman kaybeden yaralıyı yetiştirmeye çalışıyordu yazar. Kelimelere tıkıştırdı kaçırabildiklerini.
....
Yine vapurdayız, sadece motor sesine haydi diyen sirenin feryadı var. Onlarca yüz, bu sessizlik bizim mi? Ne kadar da kıymetli kendimize sakladığımız tekrar. Denizin tepelerden gelişi, gözümün mahkum varışı, içimin zaman işçiliği, canımın göğün çağrısını çekişi ve bir günümü daha teslim etmek üzere oluşum. Ben de sır vermiyorum isimleri saklı yolculara. Birer gelecek kemirgeni gibi çoğalıp, yalnızlaşıyoruz. Martılar bıraktığımız yerde, biz de bırakıldığımız yerdeyiz vardığımız tutsaklığın bilincinde. Bizim için sayıyor trafik ışıkları. Gözlerim kaçan sokağı takip etmekten yorgun.
....
Herkesin bir bilinçlilik bölgesi var. Küçük beylikler.
...
Tekrarın içinde kaybolmuşuz. Ne aradığımızı bilmiyoruz. Bulamayacakmışız hissi büyütüyor bizi. Gözlerimize hapsolmuşuz.
....
Bir çocuğun bakışlarında kaybolmuş Karşıyaka'yı bir büyük günlük kaygılarında bulmuşsa, sadece martılar değil o zaman bakışlara sığmayan.
...
Vagonu şeker kutusu gibi hayal ettim. İçinde insanlar rastgele konumlanmışlardı. Sabah sabah zihnimde küçük oyunlar.
...
Yazılabilen yaşanılabiliri ancak kışkırtabilir. Gece akıl almaz derecede dolu. Sanki ışık mevsimindeyiz. Göz hasatı bereketli.
...
Üşümüşsün, üşümüşler.
...
Kalabalık adımlarınla arkadaş.
...
Güneşi hisseden yalnızlık deniz.
...
Pişmanlık duyanların seçenekleri kısıtlı, vicdansızlarsa seçimlerinde savurgan. Teslim olan yüreğine hesap veremiyor. Sorumluluğu yeniden tanımlamalı.
...
Yaşamı sever gibi sevebiliyorsan anlayabilirsin. Biz kalamayacağımızı bilerek gelmedik mi dünyaya? Herkes haklı, ben yalnızım. Güneş vuruyor camlarına vapurun, bir sürü de martı peşinde kalamayacaklarını bile bile. Mavi bir sessizlik seferlerle dolu.

2 Comments:

Blogger Fuliyama said...

Yine içimdeki bir teli kıpraştıran güzel bir paylaşım..kalbine sağlık sevgili Ferit...

22 Ocak, 2007 14:36  
Blogger Erdem Ferit Baskaya said...

Ara sıra geliyorlar. Bazen düşünüyorum beni gören de mesaj atıyor sanacak diye. Sokağın ortasında durup cep telefonumun notlar kısmına beni yakalayan kelimeleri yazıyorum. Durup durup yazarken iş arkadaşım Banu'yu fark etmemişim yanımdan geçerken. Ne yapıyorsun diye sorunca, yanıtıma gülümsedi. Garip olmalı tabi.Hayatın içindeyiz hepimiz, bir süre de olsa.

04 Şubat, 2007 13:27  

Yorum Gönder

<< Home