İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Nisan 29, 2012

Müzik Yordamıyla

Kaybolmak, gözlerini kapayışını kendi içinde takip edip, kendinde eriyen ayrışmanı kovalamak, hissetmek için derin bir nefesle genişleyip, zihninden yükselip, içinde karanlık derinliklerine dalıp kendi zamansız ,durağan hareketliliğini başkalarından uzaklaştırıp, içinde sessizleştirmek, tekrar eden nefes anlarında yaşadığını fark etmek, dipsiz yalnızlık manzarasının heyecan ve hayat veren çekiminde bakışlarını hızlandırıp sarhoş olmuşçasına, tüm seni sana çarpan ayıklığında, ürperen bedenine tutunmak. Dışında buluşmalar var. Dışında çalkantılı insan sessizlikleri. Kendini duymak için susturduğun bir gürültüde yol alan zaman dilimleri. Bir fotoğraf albümünde gezercesine, ışığın dokunduğu her çakırkeyif yüze uzanıp bir parça katıyorum unutulmuşluğumuza. Bir parça anlamsız ama güzel. Parçalanmaya yüz tutmuş umursamaz kaderler. Yaşamla ölümün komşuluğunda güzel bir akşamda çalkalanan törenler. Gösterebilir misin aralarında hangileri yaşamı görenler? Yalnızlık satrancının kararlı piyonu, düzlemini merkezinde çevirdi. Tüm görselliği düşürebilmenin mutluluğunda, duyulan duyumsanan ne varsa kendine doldurdu, boğuk kelimelere boca etti kayıp sonsuzluk taneciklerini. Hep bir sonramız kaybolanı miras alıyor. Bulunduğun noktada kaybolmanın misafirperverliği. Kadeh ve beden, bir de ayrılık. İnsana tebessüm ettiren o devasa kucaklanmışlık. Yıldızlardan izleniyormuşçasına dipte , yaşamın okyanus yatağında, galaksilerin ölüm döşeğinde bir katre müzik. Nüfuz eden, ayartan, uzaklaştıran. Yeleleri rüzgarlı bir hayal gücü dağları denizlerde dize getiriyor. Müthiş bir beden çekimi. Güçlü, insani. Hafıza kırıntılarını bir kelime kuşu didikliyor. İnandırıldığımız, kabullendirildiğimiz sahnelerden indiriyoruz saklı çıplaklığımızı. Hepimizin sarhoş olmaya ihtiyacı var sanki. Oyuncular oyunda. Küçük yaşta başladığımız oyunlar daha mı farklıydı? Serpiştirilmiş yakınlıklar, sessizleştirilmiş ayakta duruşlar. Alkol raftinginde insanlar gülümsemelerine sıkıca tutunmuş, hayatın gerçekliğine düşmekten korkarcasına takım olmuş. Boşluk dans eden bedenlerin okşayışından keyifli kendi zamanını dolduruyor. Camda süzülen yağmur taneleri gibi ağır, akışkan ve buğulu. Toprağa kavuşmuş yağmuru koklamış bir adam gibi soluyorum. Belli aralıklarda soluk alan sessizliklerden değil seçilmiş kelimeler. Yaratılmış cümleler, yaratılmış oyunlar , yaratılmış insanlar. Ayna yüzünü kaçırdı. Yüzlerce hamle. Yüzlerce hafiflik. Yüzlerce balon yerden kurtuluyor. Yerçekiminden güçlü bedenler. Yerçekiminden güçlü sonsuzluklar. Yıldızlara uğurladığımız yaşanmış zamanlara teşekkür ediyor, kelimelere dokunuşlarımı sonlandırıyorum. “Cafe Del Mar- love my soul” parçası eşliğinde geçmiş defterinin boş sayfalarında su yüzüne bir ebru sanatçısı gibi yazdım içimi. Bir okuyucu içine kendini daldırdığında resim kaybolacak. Okuyucusunu sarmalayan ıslak kelimeler kurumuş yapraklar gibi kırılıp un ufak olacaklar. Hayatın en güzel parçaları baharda uçuşan polenler gibi etrafımızda. Ölenle canlanan, ölenden yaşayana selam getiren o güzel yaşamla akıp gidenden bir çalkalanış. Allak bullak kol açışlara yağan sonsuzluklara secde eden sarhoşluk. Görünen o ki… mutluyum…iki arada bir derede. Yazmakla yaşamak , dans etmekle gözlerimi kapatmak arasında. Duymak istediğini duysan da, duyan ne de olsa sensin. Uyan , ne de olsa sensin. Uyan istediğin gibi. Uyan mavi bir havuz boyunca yüzmek için. Güneşin çekingen olmadığı bir anda uyan. İzin ver sana dokunabilsin. Manzara esintileri için uyan, pencerelerine izin ver. Akıp gidiyoruz.Elim yüzümde, gözlerim kapalı. Müzik yordamıyla kelimeleri bulmaya çalışan , yazarken “yaşama engelli” bir yazarsanar. Hepimizi birer yaşarsanara mı dönüştürdüler? Yoksa sadece hayatın içinde ve kendi dışında olmak için mi? Zor sorulardan daha kolay yaşamlarda kadehler ve bedenler, ne ediyorlarsa kendilerine edenler. Ritmin içinde isterseniz mutlu isterseniz de üzgün kalın. Cümleler karmaşık ama hayatın kendisi yalın. Yavaşlayabildiğinde, durabildiğinde, sokulabildiğinde, yaşam seninleyken sana etrafın dokunuyor. Başkalarından kendine derinleştiğinde dans kollarının uzayda yıldız arayışı. Dans gökten kollarının karanlık toplayışı. Senden izler. Yere basışında çıplak ayaklı hislerinden tütüyorsun. Sisli bir dağ tepesi gibi aklın havada puslu. Sarhoş omuzlar. Dans yerinde duramayan zaman. Nefes alıyorsun. Müthiş bir hayat akıntısı var. Belki de tutunmaya çalışmamalı.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home