İçimdeki İyilikle Boğuştum
İnsanlara gözlerinin içi kadar yakın olmak onları rahatsız ediyor. Halbuki en içten hikayeler orada. En son ne zaman gözlerinin içine bakmıştım hatırlayamıyordum. Seni kaybedişimi zamana gömmüş, hatırlayışımı yaşıyordum. Bu güzel hava mutlu bir gülümsemeyi hak ediyordu. Omuzları dik bir adamın iskeleye yürüyüşünde, uzaklara bakan deniz feneri kadar yalnız bir karşılanış hakim. Orda mısın? Aynada buldun mu çıplaklığını? Orda mısın? Caddelere verdin mi neşeli hallerini? Orda hatırlandığın bir unutuşta mutlu musun? Saat sekiz. Zihnimi temizleyen bir akışta rüzgarın serinliği düşüncelerimi süpürüyor. Sadece uzaklar kaldı martının yakınlaştırdığı sonsuzda. Üşümek hiç bu kadar benim olmamıştı. Özgürlüğün rehberi kararsız değil. Uçuşunun keyfi rotasını çiziyor. İzlemek sınırlı. Tercihlerin salıverdiği insanlar da var. Oyunun kaderine inanmışlar iş başı yapıyorlar. İnancım da beni bıraktı. Bırak martıların dağılmışlığı öyle kalsın. Bırak toplama yalnızlığını. Bir demet çiçek gibi kokulu derlenende yarın var. Değişmek bir an kadar. Bugün de seni uyandırdım Ankara’da. Kendimi haksız buldum bu hatırlamada. Göztepe’de bir pencere oldum. Kendimi haksız buldum güzel bir kahvaltıda. İçimdeki iyilikle boğuştum.
06-03-2008
06-03-2008
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home