Küçük Bir Gülücük Tohumunu Gözyaşıyla Suladık
Uçsuz bucaksız bir birliktelikte gece olmuşken, duymadığımız ne çok hikaye eş zamanlı karanlığımızın bir parçası. Arkası su bidonları yüklü bir minibüsü yokuşa park edip, inen şoför arabanın anahtarını kontakta bırakıp evine çıkmıştı. Kaldırımda sokakta top oynamakta olan çocukları izleyen küçük Erencik ölümün hızla kendisine yaklaştığını hissettiğinde dona kalmış olmalıydı. Doktorların onu hayata döndürmeye yetmeyecek çabalarında şehrin bir başka köşesi farklı duygulara tanıklık ediyor olmalıydı. Her çocuk gibi o da güzeldi. Kötü haber tez duyulur derler. Gülümsemesini sessizce içime almışım. Öldüğünü duyduğumda Egehan ile oynayışları aklıma geldi. Hüzünlendim onun tombiş ve sevimli, enerjik halini anımsadığımda. Şefkatle gözlerimi kapayışıma gömüldü. Çin’de depremde hayatlarını kaybedenleri de düşündüm. İyi yaşamak hayatta kalanların ödevi. Yaşamın güzelliğine özen göstermek sorumluluğumuz. Biraz acı, biraz sevinç, biraz da gözyaşı ömür bahçemiz. Her an derin bir suskunluk nehri. Akıp giden zaman dilimlerinde yitirilen mutlaka iyi olandan miras bir tebessüm kazandırıyor. Artık o toprağın gülücük tohumu.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home