İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Salı, Ekim 14, 2008

Kendine Dokun! Unutma Sen Yalnızlıkların En Güzelisin.

Ürkek yakınlıklar, ürkek bakışlar, ürkek bir suskunluk. Her an kaçıverecekmiş gibi o derin sessizliği. Kendi halindeliği, gizi. Kendi halindeliği, sığınağı. Bazen fazlaca yaklaşmamak gerekir. Bazen onu içinde yalnız bırakmak en iyisi der sevgim. Kendi halindeliği, hakkı. Kendi halindeliği ne de güzel zaman geçiriyor. Uzaktan izliyorum sıradanlığa sığmayışını. Uzaktan izliyorum gülümseyip de içinden taşışını. Yalnızlığın ritmi kulaklarımda. Salıvermişim kendimi gecenin ışıltılı koynuna. Günahkarım. Gönül, vicdanında değilse günah, tövbe eder mi? Gözlerimi kapayışımla, ay ışığının sunduğu bir kumsal sarılıyor sonsuzluğuma. Bir bir vuruyor dalgalar içime. Kendi halindeliğim durduğum yeri biliyor. Kendi halindeliğim, martıların çizip karaladığı gökyüzünde, rastlantının resmini hayretle keşfetti. İz bırakıyordular unutkanlığıma. Dönüveren mesafeler, dönüveren açılar. İzlenimlerim alabora. Hız kazanıyor detaylar. Kendi halindeliğim bir kadın. Gelecekler. Beni gecelere penceremde yıldız yerleştirirken bulacaklar. Bir el okşar başımı. Bir el karışır saçlarıma. Dolarım kollarına, gözleri kapanan, okşanan bir kedi gibi. Kaldırımlara sürtünen sokaklar gibi akarım kayıp şehir, içime. Aynalar dolup dolup, boşalır. Vesikalık yalnızlıkları saklamazlar. Yalnızlıklar utanç verici mi? Seni seviyorum derken dürüsttün. Boynuna sarıldığımda beni anladığını hissettim. Sımsıkı serbest bıraktığında bedenimi, çözüldüm saçlarınla. Özgürlüğünde kaybolmuş martılar gibi dolanıyorduk hayat denizinde. Akşam olurken zihnimde, gün batımını uğurlamış iki bisikletin yanıp sönen kırmızı ışıkları beliriverir gözlerimde. Özlenmişsin. Özlendiğimiz için biz birbirimizi affederiz. Yalnızlığımız bizi farklı kılar. Etraflıca düşündüm. Bir ada oldum, tutundum sevgi okyanusuna. Denizimi sarındım. Gece olduğunda yıldızlarımı çağırdım bir bir. Ömür bu, kim bilir? Yalnızlığım sönecekmiş gibi gecelerin karanlığında salınır. Bir yaşgünü pastasındaki mum gibi üflenecekmişçesine heyecanla beklerim nefesini. Suskunluğum mahzen olur gündüzlerimi gecelerimde yıllandıran yaşlarda. Çıplaklığın da yatağımda bir ada. Seni yüzdürürken bakışlarım, hislerim delicesine esen bir rüzgar. Umurumda mı ar? Yeter ki sen beni yalnızlığına sar. Belli mi olur, bazen yaşamak yarına sarkar. Andan korkar, tüm yalnızlar. Sen de omuzlarını benim kadar seviyor olmalısın. Sen de içindesin yalnızlığının. Kendine dokun ve ürper ki, sevilmeye hazırlan. Kim olduğun yalnızlığınla başlar. Kadın, kendini giysilerinden kurtaran adamı prens olmaya layık görmeye hep zorlanacak mı? Zavallı prens masalında adam masum mu? Akışında tökezleyen ağlamaz mı? Karmakarışık birikmişiz. Aynalardan zihinlere yansımış ayrılıkların bir araya getirdiği anımsamalar. Kalabalığın bir kesitinde yakalanmışların fotoğraflarında saklı hikaye başlangıcına konuk ederse düşlerini , sonunu getirmek gecelerinindir. Her çıplaklık bir yalnızlık hazinesidir. Ben bir varoluş korsanı mıyım? Haydut muyum? Söyle bana masum masalı. Sadece evrenin sırdaşıyım. Kimseye söylemedim Tanrıyı gördüğümü. Kimseye söylemedim beni mutlu kılan bir resim ördüğümü. Aşk bir anlam kör düğümü. Sana fısıldayacağım. Boşluğun içi daralıyor. İnsanlar ve yol alışları genişliyor. Kucaklaşma baharında dökülüyoruz. Yaprak yaprak hikayeler yığılmakta. Yaşamak harika. Artık uykuya hazır yalnızlığım. İyi geceler can. Yarın, pencerem güneş getirdiğinde benimle uyan.

(Jesse Cook’un Breathing Below Surface parçası eşliğinde)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home