İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cumartesi, Nisan 14, 2007

Pervane Doğanlar

Bir duruşun ardındaki hikaye senin gözlerinin filmi oluyor. Sen sahneye hız verebilirsin, bir an olsun senin için durmuş görsellikte. Güzel bir kadının bakışları gibi aldırmaz geçse de zaman, sen kalabilirsin kelimelerine bulaşmış düşüncede. Bir başını çeviriş hisli bir kamera gibi arayıp bulabilir hayatın başka bir açısını. Gelişinin arkasıdır gidişi. Sen yaklaşmasıyla uzaklaşmasının arasında bir referans noktası olarak demirlersin mesafe kazanışına. Ağırdır hayatı kendine çekişleri, ağırdır maviyi aralayıp da kokusunda kendine bir şehir açışı. Mazisinin kalabalıklaşışı yalnızlığının demidir. Gözlerinin ışıltısında yakınlaşabilirseniz, bir yansıma bulabilirsiniz esrarlı. Bir ışık saklambacı sessiz. Bir nebze suskunluk içine sığılmayan. Bir söz felci sözü kusursuzluğunda hapseden. Bir anlatamama sakinliği ve huzuru, kaygısızca yaşam getiren insanların cömertliğinde sunulan, mesafelere misafirperver bir kalakalmışlık. Onu izlerken herkes bakışlarını paylaşmaktadır. Bir duruşun takdir ettiği bu akışkanlık başka bir hikayeye kavuşmak üzere iken, bana beni fısıldar. Saçılı adımlarımda karşılaşma ihtimalini arşınlarım. Hayata seni yakıştıran bir duruş. Seni uzağa yakınlaştıran bir sevda. Dekolte bir bahar çiçeğinden hayranlık toplayan gözcü şehir arılarının çalışkan fıldır gözleri öykülerinde derlenerek dağılıyorlar algı kırına. Bal tutan parmağını değil de avcunu yalıyor. Ağzından bal damlıyor ayrıştırılmış gerçeği sır tozlu gerçeküstü raflarında saklayanların. Sessizliğinin bir adım daha fazlası seni yürütürken, sen düşünce ekli bir yol alışta sanki gözlerini kapatmışçasına varıyorsun bölünmüş ötesini biriktiren seyrin molasına. Bir dinlence istiyorsun büyüleyici telaştan. Kimileri gaipten ses duyar, sen görünen alemin çelişkili sessizliğinde geziniyorsun. İşitilmeyen kelimeler kervanında söze zincirlenmiş yolculuk müjdeli dudakların acelesi var. Bir duruşun rehberi yalnızlıksa, seni nereye götürür duyguların? Vapuru kendi halinde bırakmayan martıların kanat çırpışlarında, güzel olanın tebessüm edişine kıvrılmış bir çizginin çırağı oluyorsun dudaklarında. Anımsamaların ustalaştırdığı yalnızlık seni adınla çağırıyor. Herkes tembih böcekleri gibi üşüşüyor etrafa bir birlerini iten yalnızlık kaçışında. O güzel olduğunu öğrendi durdurduğu her bakışta. O sessizliği kendinden emin yürümeyi başardı bakışların beslediği bir özgüvende. O güneşin beslediği çıplak omuzlarında zamanın acımasızlığında bir anı olmaya layık olduğunu bilerek yaşlanacaktı. Hayat içine doğanlar için yeterince karmaşıktı. Hatırlanana zerk olan zerreden geçiyordu sonsuzluk. Bir parça da olsa son, yaşam tadındaydı bıraktıkları. Güzel olanın albeni mirasçıları da bir düş sokağındaydılar gelip geçerken. Gerçek ile gerçeküstünün arasında bir referans noktasıydı duruşları. Gidişi bir duruşun sessizliğiydi. Bir iç sesti yankının kendini sürekli suskunluğa vuruşu. Derdi hiç de anlatabilmek değildi, anlayabilmekse asla. Sadece gözleri beni bulmuştu yalnızlığımda. Onu sözlere alıp götürmüştü. Güzelliğinden eser kalmamıştı. Hadi sen de gözlerini kapa. Bir aşk çıkar yüreğinden. Benimle rüzgarı karşılamaya gel. Hoş geldin desin saçların. Bir elvedadan bize kalanda buluşalım. İnsanların gülen yüzlerinde, masalar şenlenmişken İzmir’de ağırlanalım. Bir bardak soğuk biranın kokusunda kendinden geçen şehrin çerez tabağından birkaç güzel anı avuçlayıp yaslanalım geceyle kaplanmış ışıklara.

14/04/2007

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home