İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cumartesi, Mart 31, 2007

Ferit'in Yeri'ne Hoş Geldiniz

Bir ihtimalin tanığını dinlemekteyiz. Senin olan ve olmayan seçimlerin seni taşıdığı mekanlarda başka seçimlerin hikayesine aldırmazlıkla bir arada, akışın ortasında, ya da, kendini de hemen yazıyorum diye olayın kahramanı yerine koyma kim bilir belki de akışın kıyısında, bilmiyorsun seni arayanı. Sende bulunuşun bir tesadüf de olsa, göz göze verişler bir gerçek. Bir mesafenin koordinatları bakışlarını çekiştire dururken, deniz uzamında algıyla dalga geçercesine sonsuzluğu kovalıyor. Martılar kaplamını yeniden tanımlamak istercesine kanat çırpıyorlar. Senin adımlarını dinlemeden geçtimse, düşünceliyimdir. Bir adım daha yaklaş, bir adım kaç oyunu oynarcasına meydanlarda, hadi birbirimize sır vermeyelim tıp dercesine büyümüş yürüyen merdivenlerde sıralı, adım adım saçılmışlığımızda ihtimaller kadar şanslı, olabilir kadar sürpriz dolu ve ketum, yaşam avındayız. Herkes bir an yakalıyor bu zaman hasadında. Ömrün varsa yarın bereketli. Gözlerine serpilmiş olan hareketli, yakalanan yakalayana teslim, bir ihtimal zincirinin halka halka değişken kodlarında. Adını bilmiyordun seni karşılayanların, sanki hayatın içine hoş geldiniz diyen bir ihtimal daha vardı. Bir ihtimal daha vardı elbet. Sen adını söylemiştin, ben de karşılık vermiştim. İhtimallerimizi planlamıştık, karar vermiştik adresini bildiğimiz bir tekrarda bir araya gelmeye, karar vermiştik adımlarımızı bir gülümseyiş olup sürmeye. Gelip geçişimize konuk olan karar mekanizmaları kurulu adım oyuncaklarıyla oynuyordu çocuk kalmış gözlerim. Neler buluyordu kelimelerim, yine suçu dinlemekte olduğum müzik parçalarına mı atacaktım. Zihnimin muzipliği neden yine üstündeydi, siyah saçlı bir kız metro çıkışında merdivenleri çıkmakta iken benim, modernleşirken ilkel kalsak herkes çıplak olsa ne garip olurdu düşünceme yakalanmıştı. Normal olan giyinip çıkmıştı, geceler de normaldi, ihtimal tecridi yalnızlıklar da. Herkesten yalıtılmış duygu ve düşünce geçirmiyordum, anımsama işçiliğimde sana cümle örüyordum. Ev erkeği olmuştum. Hafta sonu insanlar gülümseme alışverişindeydiler. Herkes şahitlik ediyordu ihtimal buhranına. Duru değildi söz, neden dinlemekten vazgeçemiyorduk. Sessiz de çekilmezdi anlar, kalakalırdık belki de, saplanırdık suskunluğumuza. Oysa fotoğraf yalın ve gerçekçiydi. Güzel bir kadını olduğu gibi anlatıyordu ama bakışlar yazılanı okur gibi çözüyordu içine ekili olan gerçeküstünün yeşerişinde. Fotoğraf sıcakkanlı bir anlatımdı hemen dile getiriveriyordu anlatmak istediklerini. Söz öyle miydi, tutardı seni saatlerce. Debelenir, çekinir, geveler durur da yine de tam tasvir edemez gerçeğini. Müzikse içinde edebiyat olan bir fotoğraf. Göremediğin her karesinde çeşitlenen, içinin çerçevesine yakışan. Gözlerini kapayışının çıplaklığına sokulan bir ten gibi sarmaş dolaş, sıcak bir anlatım melodi. İçinde ritim olan bu gizem de bulanık ama sende arıtılır ne demek istemediği. Bir ihtimali avutur gibi yastığa baş koyduğunda seni uyutur ezgi. Bu delicesine sezgi hayat kaçırıyor bir yerlerden, içime sızan günden, seni arayan geceden. Herkes ihtimalleri bölüşüyor. Sona kalan dona kalıyor bir fotoğraf albümünün unutulmak üzere kaldırılmış karelerinde. Bir tesadüfün ağıtı oluyor unutulmuşluk. Kimin umurunda. Yaşam fotoğrafları sevmiyor, yaşayan onları çıkarsa da geçmişten. Yaşam yazanları da sevmiyor, gerçek hırsızlarını. Yaşam bir şarkı mırıldanan gezgini seviyor çünkü yaşamakta olduğumuz anda insanlar müzik gibi akmakta. Tekrar notaya dökülebilir ama hayat her günü doğaçlıyor mesafesi bir ihtimalle ölçülen karşılaşmalarda. Ben de sürükleniyorum düşüncelerde. Yaşamın dışında mıyım? Kulaklarımdaki lezzete kendimi bırakmış hayatın içinde miyim? İçimleyim, dışımla değil. Bedenimdeki his tufanında yazı, fotoğraf, dokunulmak özlemine miras dokunulmuşluk kalıntılarınca körüklenen yalnızlık ve onu aralayan, düşüncelere yer açan müzik savruluyor. Duvarlarının arasında, hücrelerinin içindeki akışkanlığa dönüyorsun bu kez. Ferit’in Yeri’ne hoş geldiniz. Kendimi yiyip bitiremedim henüz.

31/03/2007

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home