İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cumartesi, Nisan 07, 2007

Sessiz Bir Ciddiye Alış

Zihnin başkalarının düşüncelerinde eziliyorsa, ödün vermen gerekliliği seni her akşam evine uğurluyorsa, hayatını kazanıyor olmak seni bir yaşam kulvarına hapsediyorsa, tekrarlanan hedef ve gerçekleşmelerin çekiştirmelerinde kendini bir gerçek dışı koşuşturma içinde sürüklenir buluyorsan, senin olmayan bir günde kendini göremiyorsan aynada, adımlarının farkındaysan ve engel olamıyorsan, başını kaldırışın bir isyan değilse artık, gözlerin teslim olmanın ağırlığında kapanıyorsa geceleri, sadece kelimeler açabilir yalnızlık hissi veren düşlerini. Sen elleri cebinde bir adamdan daha fazlasısın. Sen göğü sende buluşturan azap tutsaklık hissinde rüzgarın oyunculuğunun peşine takılamıyor olmanın sıkıntısını yaşıyorsun. Bırakıp gidemiyorsun, gideceğin yere de bulaşmış durumda bu salgın. Bırakıp gidemiyorsun içinin sesi olan seni konuşan ana dilini. Henüz yabancılaşmanın dibi değil mi? Bir yabancı gibi soluklanıyorsun tanıdık mekanlarda. Her şeye aşina olmak mıdır evim demek? Kaderin midir terliklerinde kelepçelenmek? Yoksa boşuna mı yoruyor seni düşüncelerin? Benimsemesen de içindeki söz bağlıyor seni çünkü sen biliyorsun ki kraldan da kralcısın. Sen gerçeğine esir düşmüşsün, öyle olmadığını bile bile. Seni yakalayan diyaloglarda ev ödevi verilmiş bir çocuk gibi konuşur buluyorsun kendini. Dudaklarının kıpırdanışı senin değil, sen bu sesin sahibi değilsin. Sahne, oyun, oyuncular gereğinden fazla kalabalık. Bu iç dünya kapkaçında adalet yok. Bakakalmak çaresizliğinde tokat yemişçesine dona kalmış kelime israfında söz saçıyoruz sunulu rollerde. Bir suskunluk gibi hiç bitmeyen konuşmalarımız. Konuşmalarından rolümüz gereği çıkamadığımız insanlara ne diyorsun anlamak istemiyorum diyen yalvarır bakışlarımıza görünen bir peki efendim devri var. Bu süregelişe mesai demişiz geç kalmamak için. Bu dolanmışlık, bu insan yumağı, bu sistem labirenti elindeki ipi izleyerek çıkılacak gibi değil. Başını kaldırışın gökten merhamet diler gibi. Biraz kendinden uzaklaşıp da yıldız olup baktığında içinde dolandığın yakına şehir bir anımsamanın içinde çalkalanıyor. Sokakların birbirlerine eklenmişliğinden koşarcasına geçişlerinde binalar sıra olmuşlar, adresi oldukları hikayeleri beklerken. Sen anahtarını muhafaza ettiğin bir kapıyı açıyorsun düşüncelerine. Bir duvarın ardına kapanıyorsun içinde seni saklayan şehrin kuytu köşelerinden birinde. Daralıp genişleyen sahnelerin milyonlarca açıdan yaklaşılışında, mesafe bulanıklığında bir hayal gibi geçiyor adımların. Seni bıraktığım yerde bulabilirim edasında iyi akşamlar diyor sanki herkes. Ben de iyi geceler derken düşüncelerime benim de bir payım var diyorum tüm oyuncuların gözlerini kapayışında ortak olduğu yarında. Sessiz bir ciddiye alış, sessiz bir duruş benimkisi hayatı içine çeker gibi. Duygular karşı konulamaz yaşlanışımın taneleri. Sen de bir tanemsin geçmişime yağar gibi. Anı örtüsüne serili bugünde ziyafet var. Sözlerim gözlerine yer veriyor. Bir başka yalnızlıkta buluşmak üzere.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home