İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Haziran 10, 2007

Biyer'de Buluştuk Herkes Gibi

Dün arkadaşım Erol ve Sanlı ile Biyer’de oturduk birşeyler yedik içtik. Tuğrul isminde bir kişiyle daha tanıştım. Mekan Alsancak’ın canlılığını ruhunda taşıyordu. Gülümseyen yüzler, tatlı bir serinlik, kırmızı şarap kadehinde zamandan kaçış bana iyi geldi. Erol bırak artık Ayşegül’ü diyordu. Haklıydı etrafta yaşanacak çok güzel kız vardı. Bir zamanlar Özge de dilimden hiç düşmezdi. Uzun zamandır bir kadehten fazla içmemiştim. Üç kişi iki büyük Kalecik Karası içtiğimizde böyle sıcak bir ortamda bile zihnim rahat değildi. Neden gereksizliğinden şüphe etmediğim içime işlenmiş ilkelerden sıyrılamıyordum. Pazar için Kuşadası’na gitme planları söz konusuydu. Benim için bir kırılma noktası olabilirdi. Sorguladığım doğrularımdan özgürleşmek için bir fırsattı belki de. Bir geçmişi daha kaybedebilirdim. Çok düşündüm boşa kılar mı bugüne taşınanı diye. Neden bağlılık ve güven benim için bu kadar önemliydi. Bunlar günümüz değerleri değildi artık. Yalnızlığına saldıran kendinde yaşayan bir Don Kişot olmanın ne anlamı vardı. Bu yüzden canım çok yanıyordu hep çünkü bir kızdan fazlası gidiyordu her zaman. Konu açılmıştı, ODTÜ mezunu olduğumu söylemiştim. Farklı bir dünyada yaşıyordum. Erol ile bugün konuştuğumuzda gelsen iyi olur dedi ama fazla da ısrar etmedi beni tanıdığı için. Ben bir teslimiyetle sevişmek istemiyordum belki de sevdiğim kızları bu nedenle kaybediyordum. Hiçbiri kazanılmış bir kale istemiyordu. Karşısındakini kaybedebileceği hissiyle beslenmek istiyorlardı. Acı da olsa son sürüklüyor süreci. Gülümsemek lazım, sevmek sevilmek. Bugün egomuzu öldüreceğiz demişti Erol. Ben kendi tekrarıma ait değilim. Düşüncelerime izinsiz giren bir kız beni sürekli rahatsız ediyor. Ne erkeklerin dünyasında yerim var, ne de kadınların dünyasında. Farklı olduğunu sanmak sancılı. Anlaşılma sürüsünün telaşında ezilip kalıyor duygularım. Varış toz duman. Yarın başka bir şehir gibi. Yüzün aynı olsa da yenileniyor karşılaşmalarda. Bir sonrası daima merhaba diyor. İnsan kaç kere daha inanabilir? Konuştuğumuz kelimeler bizle yüklenirken daha bir yabancıyız bizi aşanda. Biri daha seslense “Aşkım” diye, duyan anlamını şaşırır. Gece yatısıdır aşk, kalbin konukları kalmak için gelmezler. Gideni uğurlamaksa yalnızlıktır.Varlık boşlukta yankılanır düşünce solur. Çıkmaza giren kalp dolaşır durur yaşamı. Bir insanı sevmeye çalışmak sonunda her iki tarafı da üzer. Bir kız sana mantığıyla yaklaştığında sen nedenlerden güç almayan tutkunda mahkum olursun hüzne. Raftaki süt gibi sevilmek benim tarzım olamaz. Susasam da uzanıp almak istemiyorum. Susuzluğuma ve düşüncelerime direnmeye çalışıyorum. Belki de cümlelerdeki kadar karışık değil hayat. Sevdiğim kızlar, onları yücelten seslenişlerimde hep değerli hissetmiştir kendilerini. Belki de babam haklı ben onları sözlerimde beni unutacakları bir yüksekliğe taşıyıp, kendim aşağıda, değersiz kalıyorum gözlerinde. Hissedip de ifade etmemezlik yapamaz ki yüreğim. Sadece yarın benim kaderim. Ben söylenmesi gereken yalanları hiç söyleyemeyeceğim. Herkes aldattığını bilir. Belki de doğru gerçekten sıkıcıdır. Denize çıkmalıyım kendimden. Yürümeliyim düşüncelerimi. Bir çay bardağı Kordon’da arkadaşım olmalı. Vapurlar gözlerimi geçerken ben kendimden vazgeçemem, bir kız umursamasa da. Gerçekten sevseydi yüreğine ve sözüne sığmazdı. Gerçekten sevilmediğinde tutku ateşin olur. Alışkanlıklarım ziyaretçi kabul ediyor. Adını bilmiyorum bakışlarının. Keşke beni almaya gelmiş olsan. Kimin için yazıyorum?

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home