İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cuma, Haziran 15, 2007

Yarın Geçmişten Ayrılıyor

Sabah işe giderken yine içim susmuyordu. Kelimeler suskunluğumuzu duyurmak için. Sessizliğimizden ne çok geçen var. Yarın geçmişten ayrılırken biz kendi yolumuzdayız, kendi boğazımızın düğümlenişinde.

"Senin kalbini kandırmak ne kadar kolay. Ne de çabuk inanıveriyorsun birlikte mutlu olabileceğine. Sadece suskunluk kaldı paylaştığımız. Bir bardak çayın yudumlanışında yine yirmi dakikamdasın, deniz Karşıyaka ile İzmir’in arasını yapmaya çalışırken. Bayrak rüzgardan deliye dönmüş durumda. Mavi içimi kaplıyor seninle. Herkes unutulacak olmasının keyfini sürerken, ben neden hala düşüncelerimdeyim ? Sevmek sonsuzluğa başkaldıranları cezalandırıyor. Cumaya vardık, yarına ne kaldı. Yaz sıcağında yalnız olmak zor. Omuzlarında karşılanmıyor gözlerim, artık hiç duyulmuyor sözlerim. Yine işteyim, yine kendimi bir kaybedişte. "

Sadece gidişlerde mi, dönüşlerde de gevezeydi içim. İçimi seslendiren bir sanatçıydım. Yalnızlığın resmini yapıyordum Abidin.

"Birbirimizin yirmi dakikasındayız. Güzel kızlar da mavide bakışlarını dinlendiriyor. Yük gemileri, çay içen, var mı çay isteyenci bir adamın seslenişi gibi geçiyorlar. Bir adam topuğunda, içtiği sigaranın izmaritini ezerek söndürüp, gazetesini okumaya kaldığı yerden devam ediyor. Benim için bir adı yok, unutacak oluşumdayken. Bir kız karşımda erkek arkadaşının kollarında. Bir kız bir metre kadar solumda, gözlerini kıyı şeridine dikmiş gizemli. Bir kız, omuzlarında yaz üst katta değil. Alt katta olmalı göğsündeki dövme ve elinden tuttuğu küçük çocuk bir an gözlerimdeydiler. Gittiklerini yukarıdan görünce hızla indim iskeleye yanaşmış olan vapurdan. Yetişmeye çalıştım, elinde cep telefonuyla deniz kenarındaydı. Onu geçtim, mısır satıcısının yanında durmuştum, cep telefonuma duygularımı aktarıyordum. Yanımdan geçerken, cep telefonuyla konuşurken, nerdesin sen sorusunun tonunda büyüsü bozulmuştu. Belli ki küçük bahaneydi, onu çekiştirişinde kayboldu. Gün ne kadar da güzel batıyordu. Konak da, aşk da İzmirliydi. Bu şehir de kalbim gibi yaşamak ve sevmek içindi. Şarkı gibiydi akşam. Başka yirmi dakikalar günbatımını sarınmış, Karşıyaka’ya dönüyorlardı. Kızıl bir toptu güneş, düşüncelerim seninle oynuyordu. Ben metroya yönelmişken bir uçak uzaklara benden yakın olmak istercesine uçuyordu. Bir martı göğü kanatlarına sığdırabildiğince yükseklerdeydi. Ayşegül’ün kardeşi bu Pazar sınava girecekti. Benim için ne önemi vardı, neden hala aptalca önemsiyordum. O annemi kaybedişimin yıldönümünde sessizlik olmamış mıydı ? Bir sevgili Fulya benimleydi üzüntümde. Yalnızlığım kararmak üzereydi. Metroya indim. Yalnız dört dakika vardı Üçyol treninin gelmesine. Dört dakika yaşanmışlık anılarda can yakıyordu. Boşluk kalabalığa yer açtı, kapılar kapandı. Bir sonraki istasyon Üçyol’du. Ya bir sonraki kız ? Yarın yaşamak içindi. Ayrıştık isimlerimizden, sağa sola dağıldık. Yürüyen merdivenlerde sıralandık bizi kemiren saniyeler gibi. Ölüyorduk farkında değildik, yaşam bir kız gibi unutacaktı bizi. Kaynamış mısır ne de güzel kokuyordu. Işıklardaydım, herkes evine dönmekteydi. Hani adımlarımız bir aile olmak içindi Öykümüzde... "
Babamlara yemeğe gittim. Cümlelere işlediğim kelimeler beni asansöre kadar uğurladı. Cep telefonumun mesaj kutusu doluvermişti sözlerim gibi. Anlam daha fazla almıyordu yalnızlığı. Dönüşte kaydedemediğim son yazdıklarım da, yanlış bir dokunuşla yitiverdi parmaklarımdan bir yarın gibi. Yaşamak istediğim bir kız gibiydi yokluk. Belirişin evreleri hafızasını yitirirken, içime düşmüş olman bir ateşti kalbime refleks kazandıran. Geçenlere bölünüyordu tanıklığım. Kelimelerime taşınıyordu herkes. Davet sözündü. Konukseverdi aşk.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home