Lamartine Toplantı Odası
Mekana yalnızlık hissi veren düşünceler. Mekana yalnızlık hissi veren boşluk. Eğitim salonu boştu. Resepsiyonda çalışan haklı çıkmıştı. Burada eğitimlerin söylendiği saatte sekiz buçukta başladığı görülmemiştir, siz de saat dokuz buçuk gibi inin isterseniz demişti. Su şişeleri masada nöbetçi askerler gibiydi. Radyodan etrafa yayılan romantik parçalarda bir garson kızla baş başaydık. Çay alabilirsiniz seslenişine kahvaltıda yeterince içtim diye karşılık verdim. Hikayesini merak ettim. Saklamaya özen gösterdiği bir aksanı vardı. Başka neler saklıyordu hiç söyleyemeyecekleri? İyi günler dedim kendi sihirinde iyi günler deyip de yok oluşuna. Çalışkan bir öğrenci gibi erken gelmiş, oturmuştum masanın en başına. Yine kalem kağıtla baş başa bulmuştum kendimi. Kelimeler duygularım mıydı? Yazdıklarıyla sevişen bir adam olmak zordu. Masumiyetin yeniden tanımlanışında hareketlilik vardı. Oyuncular birazdan gelirdi. Kapıdan kim bu şaşkın diye başını uzatıp bakan orta yaşlı bir otel görevlisi isterseniz odanıza çıkın ben eğitimin başlamak üzere olduğunu haber vereyim dedi. Söylediğine göre dokuz buçuktan önce kimse gelmezdi. Ankara’daki ofis de boştu. Boşluğu paylaşışımız geldi aklıma. Artık sormamalıyım kendime, neden dolduramadım kalbini diye. Nasıl olsa hikayen bir arkadaş bulur kendine. Ellerimi sevseydi bakışların. İçimden seni seviyorum diye yazmak geldi eğitim için hazırlanmış büyük kağıtlara. Spot ışıklarının altında bir ben duyuyorum sessizliği. Bir çay kaşığı sesi duydum, biri gelmiş olmalıydı. Hikaye hep kaldığı yerden devam edecek değil mi?
09-02-2008
09-02-2008
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home