Gece Oyunu
Gece oyunu kadınını beğendi. Işığın loş bir köşeye çekiştirdiği yalnızlık, çakırkeyif takip etti gülümsemesini. Bakışları sendeledi. Duvara takıldı elleri. Tavan yere geri dönüyordu. Zaman rüzgarında salınan bedenler fırtınaya yakalanmış bir mekanda gibiydiler. Gerçeklik üzerinden akıp gitmişti. Boynuna bir öpücük sızmıştı. Gözlerini kapayışını dengelemeye çalıştı. Anın aralanışında bir bira şişesinin yakınlaştığını gördü. Güzel bir kadın sonsuzlukta dans ediyordu. Utangaçlığı güzelliğine eşlik ediyordu. Yolların uğradığı bir ıssızlıktan çağrılmış gibiydi herkes. Bilinç kaybı törenine geç kalmamıştılar. Barmen unutmak istediklerine seslendi. Sarhoş olmak için kaybetmiş olduğu adresi ona sordu. Gün ne zordu. Gece halden anlıyordu. İlk omuzlarını sevmişti. İnsan koridoru gözlerine doğru daralıyordu. Yine de kalbinin hızla çarpmaya başlamış oluşunda kalamıyordu. Herkes yaşamak için çırpınan, denizini yitirmiş, sudan çıkmış balık gibiydi. Düşler ten rengiydi. Boşluk muzipti. Mazbutun aklı başında değildi. Bir köşeyi ele geçirmeye çalıştı. Oyun derinleşiyordu. Binalar şehri itti. Duvar biraz daha ileri gitti. Herkesin avuçları yıldız toplamış gibiydi. Dua edişleri farklı insanlar bir aradaydılar. Yarın onda kalacak mıydı? Suskunluk ne kadar da kalabalıktı. Teşekkürler Pearl Jam dedi. Kırmızı kadehine dokunup kaçtı. Yalnızlığın keşfi kolay değildir. Sessizlik okyanusu karanlığı çeker üzerine. Çıplaklık yakışır tutkuyla sevilene.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home