Göçen Zaman Sonsuzluk
Sessizlik suya yansıdı. Şehir durdu ve baktı tüm yalnızlarına. Durdu baktı birbirleriyle yarışan telaşa. İçimizden biri sıyrıldı, derin derin nefes aldı. Durdu baktı sonsuzluğa dokunan ana. Ya da içimizden birkaçı hissetti olup biteni. Aramıza katılanlar kadar, ayrılanlar da oldu. Kaçımız durduk baktık gözlerimizi kapayışımızdaki sonsuzluğa? Kaçımız gömüldük o kucak açan iç yolculuğa? Chopin'in ezgileri zamandan kurtulmuş içime sızıyor. Ben adı olmayan sokaklar kuruyorum, adı olmayan şehirlere varıp, adı olmayan bir adam oluveriyorum. Her adın sonrasında bir adla anılandan arta kalan zaman dolup taşmakta. Buluşmaların tarihinde unutulan adlar. Buluşma göçünde hayatını yitirmişler. Tarihin ana cılız ve yalancı fısıltısı. Duy da yaşa. Gör de görünmez ol. Yaşarken zaman bol. Gelecek cimri, an cömert. Fulya birazdan döndüğünde, dalgalı saçlarında, yatağımdaki sıcaklığında zaman bizden ayrılana dek, kendimize yaşadığımızı saklyacağız. Saklı mutluluklar ülkesinden uçup gittiğimizde, telaşsızlara bırakacağız sözcüklü, harikalar kumpanyasını. Uyanmayı bilebilmek. Uyanmayı hakedebilmek. Çoğumuz uyur yaşar olmuşuz. Önce başlangıç mı yoksa son mu vardı? Sondan önce gelen yaşamda bir adamın araladığı satırlardan anlaşılabildiğince uyanmak.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home