Masa Lambası Sakinlerinden Masallar
Hayal gücünde soğuğu hissedebiliyor musun? Zamanı içinle paylaşıyorsun. Göz kapaklarının ardından çıkarttığın imgeleri, birer balık misali fırlatıveriyorsun bir kağıt parçasına. Çırpınan için mi, yoksa zaman mı? Gece oluverdi düşüncelerinde, yazılanlar kağıt üzerinde.Gitarın ezgileri bir içinde, bir içinden ötede. Kelimelerine sana dokunuşlarında yansıyorlar. Bu sana özel ışıltı belki gözlerinde kendini belli edebilir. İçin gibi duyulmayan bir paylaşım. Derinlik dalışların isyanı. Ana dönüşlerinin ardında, geçmişe uğrayışlar var. Birkaç kelimeye sığınışta, anlatılamayanın hikayesi müzik dinliyor. Masa lambası sakinlerinden masallar devam ediyor. Bir masanız olsa kimleri davet ederdiniz? Bir masanın ayaklarına çarpan dalgalarla, fırtınalı gökyüzünü tuval yapmak delilik mi? Doğanın geceyi örtünüşünü, denizin kıyıları kovalayışını, uçakların hayalleri aşışını düşlemek yalnızlık mı? Bulutların üzerinde, uzaklaşan İzmir’in ışıklarını geride bırakırken, kuşların coşkusunu anlayabilmenin sevincini içine atabilmiş olmak zenginlik değil mi? Bir tebessümle bu hayatın bizler için gizlediklerini, bir çocuğun tüm oyunculuğuyla yüzünü elleriyle kapayıp açışlarındaki mutlu oluşunda hissetmek insan olmanın güzel aralıklarından bakış değil mi? Bir ezgiye takılıp izliyorum içimi. Şimdi caddeleri, yeşile akan sıralanmış kırmızı ışıklar bezemiş olmalı. İnsan seli bir bayram tatilinin ardından İzmir’e karışırken, yarın alışılmış bir oyun başlayacak. Keşke çocuk olsaydım, oynayıp oynamak istemediğime dair içten bir cevabım olurdu. Zaten büyükler masallarla, romanları hiç karıştırmadılar.
06/11/2005
06/11/2005
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home