İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Salı, Temmuz 04, 2006

Acı Çekenlerin Destanı

Acı çekenlerin destanı hep hoş gelmiştir kulaklara.
Ezdikçe suyunu çıkardığımız duygu bağlarının üzümleri,
Tanrıyı ve aşkı arayanların kadehlerine dolmak şevkiyle,
Atılmışlardır ileri, büyük bir hevesle.

Acı çekenlerin destanı böyle başlar.
Bazen bir annenin mezarının başında.
Bazen bir oyunda, kendisini iten küçük kızın bakışlarında.
Düşlerde devam eder.
Bir tahta iskelede, yalnız bir adam olur.
Bir barda çağdaş bir yalnız.
Bir isyankardır, tüm cezalarının bilincinde,
Terk edildiği aşklar sonrası.
Bir tövbekardır, günahları öncesi.
Arayışları gibi, sonunu getiremediği mısralarıdır.
Bir kız onu sevdiğini söylediğinde,
Kendini unutandır.

Acı çekenlerin destanında kaptan gemiyi en son terk eder.
Küçük bir çocuk alıp da okuduğunda,
Kendini arayan adamın seyir defterini,
Merak eder o Akdeniz’de kayıp iskeleyi,
Ve ardındaki kayıp şehir Atlantis’i,
Prensesini.
Tam o sırada, küçük bir kız onu iter.
Düştüğünde,
Görür gözyaşlarında gömülü gizemi.
Azgın sularda boğuşan gemiyi.
Ürperir bir anda büyümenin korkusuyla.
Kırmızı ayakkabıları ile dikilmiş kıza,
Canını yaktığı halde kızamamasına anlam veremez.
Niceleri gibi.

Acı çekenlerin destanında,
Birçok hikaye vardır.
Birçok kayıp.
Birçok Tanrı.
Birçok kız acımasız.
En son ayak sesleri terk eder iskeleyi.
Yalnızlık hissi bile yalnızdır artık,
O gittiğinden beri.

Bak gözlerime,
Benim adım Apollo.
Dolaşıyorum şehir şehir,
Arayarak kaptanın seyir defterindeki şehri.
Düştüğümde bulur gbi olmuştum.
Ama gururumdan ağlayamamıştım.
Sadece bir takım ayak seslerini duydum.
Düşlerimde,
Beni alsın diye yakardım.
Küçük kızın gözlerine.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home