Diz Kapaklarındaki Dans
Deniz kokan yalnızlık, alacakaranlıkta sırtların sahile varışında Ege’yi alır düşüncelerine. Ayak tabanlarındaki serinlikte kumsalla yaşadığını paylaşır dolanıp duran. Kıyıya varan dalgalarda köpüren beyazın anlatamadıklarından, anlayamayacaklarını çıkartır, bir anımsama kurbanı. Ses boğulur sessizlik kadar derin iç çekişte. Rüzgarın dağıtmak için aradığı saçların, çözülür düşlerimde. Sen varılmak istenenin hikayesinde yerini alıyorsun. Ellerim cebimde, bana vuran esintide, seni dinliyorum uzaklardan. Bir adım yaklaşıyorum, diz kapaklarındaki dansa. Taç yaprakları gibi eteğinin her savruluşunda gülümsüyorsun. Zamanda yerini alıyorsun. Bir ölümlünün defterinde ölümsüzsün. Biliyorsun, seviliyorsun. Yürek ateşi parlıyor, içime fırlattığın her yaşanmışta. Alev gecenin karanlığını seviyor. Kızıl rüzgarla oynuyor. Senle başlıyor, özenle ayıklanmış kelimelerin satırlara dizilişi. Ne cümlelerime sığıyorsun, ne gecelerime. Özlendiğin kadar şarkı oluyorsun, dudaklarıma yerleşen gözümü kapayışlarda. Kıymetli bir çiğ tanesi olmalı öpücüğün. Bir kır gibi uyanmalıyım sabahıma dokunuşunda. Sana çiçeklerimi açmalıyım.
13.06.2006
13.06.2006
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home