İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Şubat 11, 2007

Haydi Dercesine

Beni yorgun düşüren anlarda kapanırım düşüncelerime, içimde dinlenebilir miyim diye. Sınırlarım olmaz hislerimin beni götürdüğü yerde. Gidebilmek güzel de, geride kalan bırakmaz seni adımlarına. Yüreğin hesap veremez ne kendine ne de başkalarına. Yatağın seni koklar omuzlarında. Gerindiğinde seni uyandıran sahne farklı değilse dünden, tez gitmelisin bugünden. Saçlarına gömülmeli hatırlanmayacak olan. Unutulmuşluk tarihi olabilir mi? Geçmiş yaşanmış aktarımının zaman içinde yiten yankıları. Sen bir ses yakaladıysan yüreğinde kalması için ısrar etme. Gözlerini açtığında bırak seni geçeni huzurla. Bu şehir nice sabahın ışıklarında farklıydı. Zaman içinde otomobillerimiz oldu, cep telefonlarımız da ama her zaman yıldızlara bakmışlığımızda yalnızdık. Bırakamadığımızda ağırlaştık, sahip olduklarımız esir aldı yarınlarımızı. Uzaklaşmak da çare değildi ne de olsa sahipleri vardı sınırların. İçini hafifletmek istiyorsan özgür maviye bırak gözlerini. Herkese açık bir yalnızlık, kamulaştırdığın kelimeler, özelleştirdiğin iç hapsin seninle var sen bir sonraki ana uyandığınca. Hayallerin dönüşmüş, içine doğmuşluğun değiştirilmiş, birikegelişin kültür olmuş seni çerçeveleyende. Bu resim bize yansıyanın. Bir kez daha göremeyecekler senin gözlerinle, bir daha duyamayacaklar senin sözlerinle. Sen bir adım daha ötedesin, onlar bir adım daha yakın. Bakışlarımız karıştı da, adresimiz yarın mı yolculuğun sır vermez. Üzülür de yıkılmazsan elini tutabilirsin sessizliğin. Seni yakalayanı aceleyle doldurabilirsin duygularına. Gözlerini kapatabilirsin. Aynı dilde suskunluğumuz. Deniz İngilizce mi konuşuyor sanıyorsun. Sen ayakkabılarının içindesin ne tuhaf. Boğazlı kazağın, kadife pantalonun, saatin, gözlüğün, cebindeki bozuk paraların, sokakların, düşüncelerinde taşıdığın sorunların, adı konmuş ikametin, ayrıştıramadığın ifadelerin, bitmez cevapsız kalışların, biraz olsun seni derinleştiren dinlemekte olduğun müziklerin, seninle hatırlanmayacak olana çekilişlerin, insan olma sorumluluğun akşam oldu. Evde yıkayıp ütülemen gereken gömleklerin var. Üzülmüşlüğü yüzünde, çaresizliği yüreğinde kıyamadığın bir baban var. Kendine çıkışlarında yalnız bıraktığın, sesinde keder yakaladığın babana yardım edemiyor oluşun, annenin yitişinde aldığın derslerin işe yaramayışı, kardeşinin uzaklığına sevgiyle dokunamayışın, hak etmediğine mahkum oluşunda isyanını saygında bastırışın, anlam veremediklerinin bir parçası kalışın, hafızana dönüşün, bugünü geçmişten çıkarmak isteyişin, bir bilet de yüreğine alamayışın, seni terk etmeyende. Kelimeler hiçbir zaman gerçekle kavuşamadılar. Çaba yaklaşılabilir olanla bütün sevdasına düşen aşktır. Ne vardı sözlerinde anlam ifade eden. Geçmiş oymacılığı, kültür oyalanmacılığı. Biz masalız her halde, gelecek bir uzanmışlık içinde usul usul sokuluyor düşlerime. Herkes katılıyor gönlünce. Her söz deşiyor anlamı, yaşamın köklerinde. Senin de sırtın çıplak mı? Yastığına gömdüğün bugün ne anlatıyor düşüncelerinde? Komik olmalıyım hayat içindeki rollerimde. Ben olmayanı ne kadar da yüzsüzce taşıyorum. Gözlerime bakışlar bende bir gece olduğunu biliyorlar mı sanki. Yaz yaz saklan, daha nereye kadar. benim isyanım dağlar, benim isyanım insanlar. Benim yarışım kelimeler. Benim çığlığım , benim duyulamayanım. Benim hızım, senin güneşin. Ufkun kaçılamayan hapsinde, benim derinliğim tenim.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home