İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Çarşamba, Kasım 07, 2007

Evet Beyefendi Geldik. Hikayenin Sonu.

Bugün şehirde sanki kötü bir haber var. İçimi daraltan sessizlik. Kasvetli bir gökyüzü, suyun karanlık yüzü ve ketum yük gemileri. Israrın bir ilişkiyi tükettiğini biliyorsun. Kendi halinde olmanın değerli bir yalnızlık olduğunu yaşamalı, gözlerine tercihlerinde katılanlara yaşatmalısın. Tutulamayacak sözler olmamalı dudaklarında. Gözlerini kapadığında seni seven bir kız bulmalısın yanında. Kal deyişin olmamalı, git de dememeli kalbin. Suskunluğun anlaşılmalı, suskunluğun dokunulmalı. Pazartesiye yanaşıyoruz. (Pazartesi sabahı 8.10 vapurunda. Akşamın getireceklerinden habersiz içime doğan cümleler.)

Vapurda evet beyefendi geldik diye seslendi görevli. Yaşamaya geç başlamıştım belki de. (Pazartesi akşam dönüş vapurunda)

Benim yalnızlığımın pençeleri yok. (Pazartesi gecesi. Neden senin yalnızlığının pençeleri var diye ifade etmemiştim, gerçekten de bencil miydim?)

Camda süzülen yağmur tanelerinin kimisi denizin keyfine varırcasına ağır ağır ilerliyordu, kimileri aceleciydi. Çayın sıcaklığı rüzgarın soğuğunu en iyi anlatandı. Bulutlar içine kapanmış, içini dökmek istercesine suskundu. Gece çok geç yatmıştım. Bu tutamadığım kaçıncı sözdü? Yorgun ve uykusuzdum, akşam da katılmaya söz verdiğim yemekli bir toplantı vardı. Karşıyaka denizin sessizliğinin ucuydu. Kıyıda kaygısız olabilmek ne güzel olurdu. Bir katre köşedeyiz yağmur taneliyoruz. (Salı sabahı 7.40 vapurunda)

Kalabalık çiçek açmış gibi, herkes şemsiyeli. Acaba hepsi de düşünceli mi? Simit kokusu simitçinin günaydını. Yağmurun yıkadığı sarı taksiler can veriyor sokak başına. Çok özletmiş yağmur kendini. Duymak istemişiz toprağın derdini. (Vapurdan inişte, bankaya giderken)

Ömrü geçmekte olan bir adamın bakışlarında bulamadıkları olamaz mı, anlatamayışlarından dolayı kelimelerine hesap soramadığı, suskunluğuna yakalandığı olamaz mı? Bugün hava açık deniz kıyısındaki şehrin bahtı gibi. Hep bekledik gelmeyenleri ama an yanı başımızdaydı, görmedik, göremedik. İki vapur Konak İskele’den birlikte açılıp, ufku geziyorlar. Binalar bulaşıcı. Şehir ve gözlerim dağın eteklerinde. Düşüncelerimin dağınıklığı derli toplu içimde. Israrlardan arınmak gerek. Dinleyerek dinlenmeyi özlemek, başaramayışında yorulmak, sorularınla cevapsız boğuşmak farkındasın ki çözmüyor yalnızlığını. Kendi sesimden ötürü başkalarını duyamayış mı yalnızlık? Kaptan da Karşıyaka’ya iç sesini yanaştırmakta? İneceğiz bizi sabırsızlıkla bekleyen telaşa. Aramızda kaybolacağız. (Çarşamba sabahı 8.10 vapurunda)