İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Cuma, Kasım 30, 2007

Neden Aldırıyorum Ki?

Aldırmak sana neler kaybettirir? Aldırmak sana aittir, kıskançlıklar da. Bazen anlamsızlıklar da sana aittir, yalnızlıklar da. Aldırmak sevmek midir? Aldırmak gizli midir? Gözlerinin dolması, zamanın içinde seninle bir köşede kaybolması aldırmak mıdır? Sakladığın canının yanmışlıkları mıdır, yoksa kabullenmek zorunda hissettiğin duyguların mıdır aldırmak? Ne fark eder bir gülümseme yitivermediğinde içinde, sana artık aldırmadığını bildiğinde ne fark eder, kalbine söyle. Bir kıyı şeridinde, kısacık hayat öykünde, bir odanın birkaç metrekare hapsinde bir fotoğrafın yorumuna aldırmak, buruk bir tebessümü yaşamak ve hak ettiğini düşünmek, tutamadığın sözlerle boğuşmak, geceden bir dilekte bulunmak hiçbir şeyi unutamamak. Unutamamak aldırmak. Neden acılarını beslersin ki? Neden büyütürsün yaşananı? Hep hikayeler birbirlerinden ayrılmadılar mı? Her karakter bir parça alıp gitmedi mi kelimelerinde? Herkes duymak istediğini duymadı mı? İyi anlatabildiğini mi sandın? Sen unutulacak kadar değerliymişsin. Daha aldır. Daha üzül. Daha yakalan gözlerini kapayışına. Aldırmak karşılıklı değildir. Sen aldırsan da boş, uçtu martıların. Sevmek düşünceleri salıvermek uzaklara, sevmek sevdiğinle dönmek tek başına. Sevmek dalındaki çiçeğe aldırmak ve kıyamamak. Anılarından kopmadıkça solduramazsın ki onu. Kır çiçeklerinin evi olmaz ki. Özgürlük hiç yol bilmez ki. Seni adımlarına bıraktığından beri onun sokakları olmuşsa için, yalnızlığınla iyi geçin. Gitmek basittir, aldırmaksa karmaşık. Her sır derindir. Her insan meçhul. Zamanın kaderine bak, geçiyor ömür gözlerinde yaşlanarak. Değerli olduğun hissi ile uyu. Senin suskunluğunda esti nice rüzgar. Senin suskunluğunda sokuldu sana şehrin armağanı ışıklar. Senin yaşamaya aldırdığını bilenler de var. Kıymeti var sessizliğimin. Kıymeti var denizimin. Kıymeti var sana aldırışlarımın. Doğum günü yakın mı sınırlarımı aşışlarımın? Mekan dönüverdi doluveren boşluğundan. Duvarları kovalandıkça sarıldı yakaladığı her nesneye. Bir imge daha çaldı yalnızlığım. Sensizliği yaşadı avuçlarım. Sensizliği hissetti aldırışlarım. Seni yeni başlangıçlara verdim. Sonu başa döndürdüm, yatarken yıldızları söndürdüm. Aldırdım karanlığın iyi geceler deyişine. Gülümsedim seni sahiplenen heyecana yabancı deyişime. Gece yarısı, bir masa, ıssız bir sahne, köhne bir kıskançlık gelip geçiyoruz yaşananla. Öyle kelimeler vardır ki canını acıtmasını bilir. Söyleyence değil, duyanca seçilir. Sevilence değil, sevence değer biçilir. Öyle kelimeler vardır ki sana sen istemesen de gelir. Öyle anımsamalar vardır ki hep sende kalır. Aldırmak seni senden alır, ona onu bırakır. Hiç söyleyemeyeceklerin birikirken, bir an diğeriyle alışverişteyken gitarın sesinde tesellin. Elveda bahçemde kokladığım bir kadın artık bir başkasına yakın. Sevdiğini bilerek diyemem sana kendini aldırmaktan sakın. Kendini kumsalı sever gibi sev. Nefes alıp verişlerinde bekle dalgaların sesini. Hisset sonsuzluğun seni yanıltışını. Tutku aldırır. Tutku yel değirmenlerine saldırır. Tutku geleceğini geçmişine kaldırır. Kıymeti var içimin. Bir kadehten uzak tuttum hüznümü. Bir yıl dönümü seçtin demek kendine? Neden aldırıyorum ki?