İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Aralık 09, 2007

Sen De Duyar Mısın?

Aynadaki adamdım otuz beşinden gün almış. Tuvaletten yatacağım odaya düşüncelerimle gidişimde karanlığımı aydınlatan hafif ışığı geçiyordum. Uzanışımda televizyon izlerken, sürekli duyduklarımda değişen seslerde sırtımı dönmüş varıyordum benimle var olan yokluk serüvenine. Yanlış anlaşılmaların kaşifi ben değildim. Bir ihtimaldi kaybolan. Bir ihtimaldi kendine ve seni sevenlere haksızlık. Ayşegül’ü hayal etmiştim hikayesinde. Benimdi zihnimin çiziverdiği sahne. Bir oyundu yalnızlığım. Bir oyundu sesler. Bir kurgu oyalamıştı beni Kanal 8’deki Yenilmez adlı filmde. Yolculuğu özleyen bir arayış. Ölüm aralıklarından geçiyoruz hayata. Bir evre dehlizine boşalan anlar, film şeridinden kopan düşler gibi. Yok olanın kardeşleri birbirlerini yaşlandıkça hatırlar, anlar. Bir şarkıyla paylaşılanda dönebilir miyiz ki geçmişe? Sır zamanda çözülür, insanın içine karıştırır verdiğini. Sırrın unutuluşu sezgi olur. Yaşanmışla yaşanacak arasına sıkışır gece. Aynadaki benleri de unutuyordum. Yüzüm geçiyordu yaşadığım yıllardan. Karanlığın içinde konuşuyordu odanın etrafıma dağılmışlığı. Sen de duyar mısın gözlerinin açık sessizliğini? Suskunluk tavanından dolar mı hikayelerine? Gezinir misin duvarlarınla? Hissetmek seni de biriktirir mi içinde? Duvara avcumu bastırışımda sol elimin beş parmağını yaşadım. Bileğimden yüzüme varamıyordum, yansımam gerekiyordu. Düşünceler kelimelerin yakalayamadığı hikayeler. Düşünceler özlem, düşünceler kadın. Düşüncelere kendini gömen bir ölümlü hikaye mezarcısı. Yaşam mezarlığı fikri pek de sevimli gelmiyor kulağa. Sokaklar dönüverince senden, neşeli olduğunu hayal etsem, bir iyi geceler deyiş saklasam önemsemeyişine, kendime sorular sorsam cevaplarına aldırmayan ve çoğalsam birbirlerinden saklı odalarda, korkularımda yine de zulüm yok diye şükretsem acılar benimleyken, davet edilmişliğime sokulsam hikaye edişlerimde ve sana yer versem sen bilmeden. Bilmediğim sen ben. Bildiğin ben senden eksilen. Oyun dönemecinde yine sahne. Sahnelenen kalabalık gelip geçiveren kelimeler. Cümleler arkadaş arıyor şehirlerde. Uyanışları dolaşmadan sabah, kimse şanslı olduğunu bilmiyor. Katlanılması güç olmalı bazen dokunulmak. Duymak istememiştin ve alıştırdın kendini kararlılığına. Kararlılık haklı olduğuna inandırır seni. Kararlılık yeni başlangıçlar, istediğinde sonlandıracağın. İfadeler anlam boğar kelimelerde. Ölen gerçeğin kalıntılarıdır. Duyulan yok gerçekten. Yanılmak güzel, bir de rahat olabilsem yanıldıkça. Kendime eziyet etmesem sevdikçe. Sevişmelere adını vermesem. Saklamam için adını koymuşlar yalnızlığımın. Bilemem kalbine hiç uğradım mı? Bilemem hissettiklerinde kaldım mı? Bilmek vapurları olan bir gün, bilmek yıldızları olan bir gece. Bilmek istemediğin ne varsa suskunluğa gizlerim. Hayat sana yaşamak istediklerini çıkarır. Aşk mıdır zihnin esareti? Kaçış mıdır eklenen gelişlerle açılan, derinleşen varış seyri? Karmaşık mıdır ruh? Suskun mudur sıcaklığı sarınışında bir çıplaklığa muhtaç beden? Ben miyim düşünceleri elde eden, düşündüklerini kaybeden? Artık uyumalıyım. Yarın da uyanacakmışım gibi hissediyorum, her halde gençliğime güveniyorum. Hikayelerimiz, bizimle saklanan hikayelerimiz. Kelimelerce ihanet edilmiş duygularımız, sessizliğimiz. Sevişmeler affettirmeli kendini. Sevişmelerde kaybolmalı geçmiş. Bir sır yüreğinde ağırlaşmamalı, seni içine alan hayata dağılmalı, bakışlarında, yaşattıklarında paylaşılmalı. Niyetleri rahat bırak artık. Tercihleri gülümset sadece. Sen değerli olduğun hissinin direksiyonunu iyi tut. Dolaş şehrin gecelerden seni beğenişini. Dalıp da gitmiyor muyuz zamana, yaşamak güzel olmalı. Daha erken, varmayalım ölüme. Sevişelim unutulmalardan çekinmeden. Yarın kadar ömür. Saat geç olmalı. Uykuya kaldı yaşam mirası. Ayaklarımda hissediyorum kendimi ve yokluğunu. Gözlerimi kapıyorum. Yalnızım. Kurtuluşum olmalı. Bu tarz benim değil. Huzurlu bir resim aradım. Sabaha daha var Pazar gününde ilk saatlerde. Gece iki uyuyamadım. Gece iki unutamadım. Ölümden sakınan dualar. Bu umudunu yitiriş değil, kabulleniş. Kelimelerimde duymayın beni. Ben kendimle konuşuyorum hayatı. Kelimelerime beni katmayın, bensiz bırakın yalnızlığımı. Dokunmakla yazılmalı nasıl olsa unutulan. Bir tek insanın var kelimeleri ve bir tek insan yalnız. Herkes konuştukça yabancı. Konuşmadan da yapamayız. Oyuna var ihtiyacımız. Bizi mutlu eden çocukluk alışkanlığımız. Büyümek istek miydi? Gözlerinde bulmuştum kendimi, sevmek istek miydi? Bu yüzden anlayışlı değil miydik gidiverişlere? Karşılaşmaların içinden geldi an. Kadının ve erkeğin içinden geldi yaşamak. Bir tercih kadar yakın mıyız? Bir tercih kadar ayrı mıyız? Ne hikayeler daha yaşayacağız. Yalnızlık evine bırakılır mı? Yorgun düşüyor göz kapaklarım, uykuya ve sana ihtiyacım var. Adını kaybettim sokaklarımda.