İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Ocak 20, 2008

Dip Koçanı Hikayeler

Dip yolcusu kıvrıldı detayın filiz verdiği kırılganlığa. Bir parçanın yakınlığında kaybolmuş bütünden de derindi sakinlik. Yaklaşmanın büyüsü uzaklaşmaydı. Referans noktasını kaybetmiş bir yeniden saklanıştı gerçek. Küçük küçük elverdiğince iç içeydik. Sır çekiminde yalnızdık. Bir yaprağın savruluşunda gezinen kanallar vardı. Sokaklara bırakıyordu serseri genişliği. Resmin ardına yakalandı oyuncu. Sahne devraldı karmaşanın yakınlaşana çözülmesini. Göz bozuyordu görüneni. Dibine kadar gezindik bakışlarımızın. Dip dibeydik gökle. Kök kökeydi sarınmışlık. Bir kadehin dibini bulmuştan duymuştuk yolculuğu. Sonu karşılaşmıştan anlamıştık başlangıcı. Ömür içindekini tüketiyordu. Varmak dipsizdi. Sonsuzluk delen bir anda açılan gözler akışın dayanılmazlığına direnmedi. Bıraktı bir köşeyi güneşin kıymetlisi bir kediye. Park etmiş arabaların sıralandığı kaldırım boylarınca dolaştı, manavlarla rastlaştı. Bir hikayenin daha zamanı gelmişti. Güzel bir kadının gözleri kadar telaşsız karşılamıştık yaşamayı. Bir an için durmuştuk bizi durduran büyülenmişlikte. Yer değiştiriyorduk sanki. Gidişi ayrılışına rehberlik ediyordu, yol açıldıkça karşılaşmalara teslim olmuyordu. Martıların aradaki mesafeleri daralttığı bir zaman dokuyuşta örgü bir denizanası gibi açılıp kapanıyordu. Esrar perdesine düşmüş gibi ağzımız açık kalmıştı. Sesimiz çıkmıyordu bizim sandığımız replikte. Üzerimden düştü giysilerim. Dağılmışlığın içine daldırdım düşüncelerimi. Çarşafımın yatağımdan çıkışımda kümelenmiş olan kendi halinde, bir dağın soğuğunu merak eden adamın kayboluşu kadar küçüktüm. Şekilden şekile giriyordu göz açıp kapayıncaya kadar içime aldığım. Omuzlarındaydı aynaya verdiğin gece. Kimse yoktu duvarlarına sardığın tek başınalığında. Derini çekti mi canın? Ormanın nemli patikalarına karıştırdın mı yüreğini? Bir ağaç altı buldun mu gökten yağan evrene? Yer seni itti mi kırlara? Bir çiçek sakladın mı gözlerine? Bir renk seni cezbetti mi? Seviştin mi her ölümlü gibi? Kendinden uyandın mı? Piyanonun tuşlarına yıkıldın mı? Yükseldin mi dalga dalga seni parçalayan akışa? Verdin mi seni çekiştiren çığlığı melodiye? Senden mi geçti rüzgarlar? Acelen yoksa ölüme birlikte kahvaltı edelim. Hissedelim el ele. Tepelerin aşırdığı dağın doruğuna kaçalım göz göze. Bizi bulan bu ana kaybettiğimiz geçmişi sormayalım. Hayatın ektiği her an gelecek verir. Ellerime yaklaş. Dudaklarıma konuk ol. Her kim olursan ol gözlerimi kapayışıma bırak kendini. İçimi dolduran beni yasladı, esintinin sevgilisi sazlar gibi salındım. Geri geldim dans edişimden. Seni yasladım çıplaklığıma. Yoğruldum gücünü hissettiğim, yalnızlığıma hayat gibi tutunan parmaklarınca. Avuçlarına doldu kollarım. Tenim tenine kenetlendi. Huzurluydum yaklaştıkça. Gülümsedim senin çizdiğin sınırlara.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home