İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Ocak 13, 2008

Kaçıncı Kız?

Saatine baktı. Ne kadar ömrünün kaldığını göstermiyordu. Bir kadınla sevişmesine de geç kalmış değildi. Bir on yılım daha var mı diye düşündü. Varsa on yıl sonram, bir on yıl sonrasına daha hazır olmalı diye geçirdi içinden. Cebinde bir uçak bileti aradı elleri. Dönüşü sadece kendine olacaktı. Bir adımdan fazlasına ihtiyaç duydu. Farklı bir dili arıyordu anlaşılamayışı. Akşam olurken Ankara’da İzmir’i kim düşünüyordu ki. İstifa edecek durumda değildi. Tutsaklığı eşit taksitliydi. Çalışmak zorunda oluşunda kaybetmişti tercihlerini. Sıcak bir yatağın içinde kalmayı tercih eden, miskinleştikçe soğuğu hisseden ve kalkmakta tereddüt eden bir adam gibi zaman geçiriyordu. Birden bire fırlamalıydı rahatından. Rahat mıydı? Bu huzursuzluk içindeki çağrının gözlerini kapayışına yerleşmesindendi. Belki de rezil olmaya ihtiyacı vardı. Sahip olduklarını bırakabilirsen kendinsin. Hayat sana en değerli yalnızlığı armağan etti belki de. Bir on yıl sonrasına var mı bırakabileceğin bir eserin? Senden eser kalmayacağını bilişinde var mı seni geçmişinle barıştıran düşlerin? Fransa’yı seçmişti nedensizce. Ne de olsa bir Akdenizliydi. Bir on yıl sonrasında Fransızca mı olacaktı gecelerini yazışı? Neler çıkaracaktı kelimelerin geçmişi kazışı? Bir kız ayrılık kadar sıcak, soğuyacak mıydı geçiveren yılların içinde? Çizgilerle iyi arkadaş olabilecek miydi? Yoksa on yıl sonra da bankacı kimliğiyle aynı mı kalacaktı? Havaalanları hep umut verirdi. Kuruldukları şehre ait değilmişçesine uzaktırlar. Uzağın elçileridirler. Birer martı olup döner tüm yolcular. Özgürlük ışıldar gözlerinde. Ne keyifli yakına dalışlar. Yürümek istedi. Denizin kıyısında sınırların boğulduğu çizgiye kavuşmayı çekti canı. Ne çok dağınıktı masası. Ne de karmaşıktı kafası. Bir şarkıya ihtiyacı vardı kaybolmak için. Canının yanmışlığına teslim olmayacaktı. Söz verdi on yıl sonrasına. Bir bilinç uyanmalıydı yarın sabah. Saatine baktı. Uçağı kalkmak üzere değildi. Hala başkalarındaydı. Hala aynasında yansımıyordu. Hala çığlığına kavuşamamıştı. Hala bir kızı tutkuyla kucaklayamamıştı. Yeniden aşık olabilmeyi özledi. Yeniden acı çekmeyi göze alabilmeyi. Onu terk eden kaçıncı kızdı tutkusundan nasiplenen? Kaçıncı kızdı unutulmayı seven? Kaçıncı kız haklı olmayı seçen?

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home