İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Mart 09, 2008

Beni Bensiz Sevdin

Cebimde taşıdığım kağıda almış olduğum not:

Gözlerini kapasan da martının sesinde biliyorsun ki deniz seninle. Yakınlığın seninle uçtuğu bir anda güneşin keyfine diyecek yok. Özgürlük ne kadar da sokuluyor insana. Omzuma konacak gibi çığlığı. Ne kadar da hakimler havaya. Kanat çırpışları insanı hayran bırakıyor.


Bu satırları kaleme alırken vapur Karşıyaka İskele’ye yanaştı. Kelimelerimi toplarken bir ses belirdi şaşkınlığıma dönüşmeden az önce. Bakakalmışlığıma ne anlattı bakalım martılar diye gülümseyerek soruyordu. Ben hissettiklerimi yazmayı severim diye cevap vermiş buldum kendimi. Sakıncası yoksa okuyabilir miyim yazdıklarınızı diye sordu. Elimdeki kağıdı uzattım. El yazımı okumakta güçlük çektiğini fark edip, isterseniz ben okuayayım size dedim. Yazmış olduğum üç beş satır artık benim olmaktan çıkmıştı. Fırından yeni çıkmış sıcak simitlerin bekleyenlere dağıtılışındaki gibi bir tazelik vardı yaşananda. Adım Ömer dedi. Ben de Ferit memnun oldum ifadesi kaçınılmazdı. Bankacıyım bilgisini de vermek gereği duydum. Ben de martılar yanımdan uzaklaştılar, acaba nereye gittiler derken sizi gördüm dedi. Bana da dikkat eden bir kişi vardı. Bunu hissetmek güzel bir duyguydu. Ne iş yaptığını sorduğumda, Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi’nde çinicilik sanatıyla ilgilendiğini belirtti. Ben de bir ara seramik kursu almıştım diye sohbeti devam ettirdim. Ben de çiziyorum ama bankacıyım işte diyerekten ayrıldım. Belki de bu küçük bilgilerden yola çıkarak tekrar karşılaşabiliriz. Belki de bu tesadüf çizimlerime renk getirebilir. Belki de arayıp bulacak kadar yeterli bilgiye tek ben sahibim. Bir Pazar sabahında kredi tekliflerini yapmak için işe gelmenin de hayat akışımda bir rolü var mı acaba? Göztepe’den taksiye atlayıp da, dokuz vapurunu ucu ucuna yakalamak ile başlayan hikayeye nasıl dönecek yıllar?

Güzel bir kahvaltı sonrasında, kaybetmemek için sıkıca sarıldığımız bir dostlukta, dayanılmaz gözlerini kapayışlar ve suskunluklarda ne olacak yarınlarımıza? Neden Ayşegül’ü düşünüyorum ki? Bana karşı bir şey hissetmediğini biliyorum da neden? İyi bir insan oluşumuzun kıymetlisiyiz. Beni bana kazandırdın. Beni bensiz sevdin. Pencereden sarkıp da el sallayışında sokak kıvrıldı akışının yönüne. Seni yoğuran bir anlatamayış. Avuçlarıma güç kazandıran bir tutunuş. Ellerime sızan bir kayboluş. Gökyüzünün altında bir sır. Geceden gündüze teslim bir yürek. Taksinin ön koltuğunda bir sessizlik. Para üstü çıkışmayınca şoförün hakkınızı helal edin deyişi zamana iniş. Unutmayı da baştan yaratıyoruz.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home