İlk Suskunluk Mesafesinde
29 Eylül 2015 tarihli...
İlk sözün anlamlı olması aslında o kadar da önemli değil. Sessizlik bir şekilde kırılmalı. Geleceksiz bir anda, korkusuzca, tüm geçmişlerden bağımsız kavuşmalı nefesler. Dudaklar çarpışmalı, karışmalı. Devamı gelmese de sözcüklerin, devamı gelmese de gecelerin, bir an bile olsa cesaret etmeli. Bir başlangıcı olmalı sonun. Bakışlarının kıyısındayım. Yakınlığının utangaç mesafesindeyim. Aklından geçenlerin dibinde, aralanmayı bekleyen dudaklarının esaretinde düşünceliyim. Şehir geceleri ışıltılı. Saçlarında, omuzlarında, belinde suskunluğum saklı. Adını yitirmişçesine deli doluyum. Sıcaklığın avuçlarımda. Saçların parmaklarımda. Hüznün ve sevincin yüreğimde. Bir şarkı gibisin kulaklarımda. Hangi geceye rastladımsa, hangi sokağa daldımsa, utangaçlığın masalında aradım kokunu. Boynuma bırak sırrını. Güzel müzikler ve güzel ülkeler keşfedelim. Bizi unutacakları bu zaman diliminden el ele seslenelim yokluğa. Hiçliğe geri dönmeden her unutulmak üzere olana beraber yürüyelim.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home