İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Ekim 21, 2007

Artık Adını Ver Oynuma

Anlaşılmayı bekleme, anlatmaya da çalışma. Bir şarkı gibi geç sokaklardan duyuldukça. Bir başkasını severken bu kez kendini unutma. Oyun onu iyi oynadığını sananların da değil aslında. Bir kadeh kırmızı şarap kokusu ışığın nefasetinde, Manos Hadzidakis ezgileri gözlerimi kapayışımda, yitirilmiş, haklı aşklar kendi seçimlerinde, ben de kendimi arıyorum loş suskunluğumda. Işık gibi köşelerime siniyorum. Gecelerin etekleri ışıl ışıldı, deniz saklamıştı yüreğine İzmir. Korkmamıştı gözlere konuşmaktan. Her güzel olan gibi hiç reddedilmekle tanışmamıştı ki. Kıyı kıyı yaşanmış, küllenmiş her aşk sonrası yeniden alevlenmişti. Yalan da olsa ana inanmıştı çünkü hep bir an taşımıştı onu zamana. Kimse bir an saklayamamış ki geçmiş gibi. Yarın hep yaşanmış gelecekmişçesine sanki. Bir gitarın sesindeymiş tüm trafik. Kırmızı güller yetiştiriyormuş karanlık. Nefes almak kadar değerliymiş ellerim. Ben fark etmemişim. Sen de fark etmemişsin. Bulmak değilmiş kaybolanların derdi. Sana sorduğum aslında bulunduğum yerdi. Beni unutsa da bazı günlerim, ben yaşamak istediğim duygulara bir gün dönerim. Bana esen rüzgar yüreğimi serinletir. Bana geceleri bir kuple seni dinletir. Yeter ki sen bana adımlarını içinden getir. Adını ver birbirimize anlamsızca gülümseyişlerimizin. Kim üzülmüş ki bir sırrı kaybettiğinde. Yansımaları bindirmiş sırtına dalgalar. Birbirlerine fısıldadıkları o hafif sesler bir kıyıda, ya da bir vapurun yoluna ışık serpişinde hayatı yakalar. Söz tadında sessizliği içer, kelimeler bir kadının adından birbirlerini geçer. Bir kadında bir adam kendine hep en güzel duyguları seçer. Kalmışsa yalnızlıktan bir eser, kalbimde ayrılmıştır sana hala bir yer. Gönül asla şarkılardan tasarruf etmez. Özlem bana hiç dönmeyen sözler, seninleyse seni sana en iyi anlatan gözler. Kırmızıydı duyulmayan o sessiz kahkaha. Kırmızıydı delicesine. Sıkıca bir tutuştu avuçlarım. Duvarlarımdı bakışlarım, seni anışlarım. Duvarlarımdı başımda döndürüp durduğum. Omuzlarımdı çıplaklığımı taşıyan, beni sensizlikle tanıştıran. Beni sorgulayan bir masa lambası ne kadar işkence etse de, hapsolmam cevaplara. Sorular seni hep getirsin isterim. On bir Kasım doğum günüm, belki bir yıl daha gülümserim. Biz Ege’nin sarhoş çocuklarıyız. Kendimizden başkasına yok kötülüğümüz. Denizimiz içkimiz, mavimiz bizi üzen kadınımız. Masaya oturuşumuz yalnızlığımız. Suskunluğumuz, kelimelerimizden soyunuşumuz. Bekleyişimiz bir geçmişe yarın koyuşumuz. Biz sevmeyi sevilmeye sormuşuz. Kavga etmişiz tutkuyla, ateş almışız kaçan her adımın takibinde, dans kıvılcımında. Biz Ege kokan çocuklarız. Şarkılarla yaşlanır, kadınlarla geçmiş oluruz. Her doldurduğumuz yalnızlığa şarap gibi sığınırız. Yumruğumuzu açar sevgimiz. Rüzgar arar göğe dönen avuçlarımız. Bir yıldız yakaladığında gecemiz, sendeleyişimiz kendimize döner. Adını kaybetmiş çocuklar gibi yaşarız sevişmelerimizi. Bir goncanın utangaçlığını açtırır çiçek kokan kadınımız. Yetiş, koş içinin sesine tekrar sevmişçesine. Tut elinden seni gözlerinden çekiştiren kadının. Anlamı yok ne senin, ne de onun adının. Bir öykü varsa yaşanacak, sizden yarına kalacak, yaşa be gitsin yaşayamadıkların.Kolay mı Ege’nin kadehinden içmek kırmızıyı? Bir içimsin. Bir tutam saçıl toprağıma. Bir yağmur tanesi gibi sız koynuma. Adını ver artık oynuma.