Şimdi Yorgunluk Zamanı
Bir ressam da sadece gerçeğe yaklaşabilir. Bir bakış da sadece sokulabilir. Hep becerebildiğince. Eş zamanlı değil düşle iz düşümü. Akışın telaşına yetişemez gözleyen. Yetkinliği sorgulanabilir ellerin. Hissedilenin ortaya konuşunda kaybolan bir mükemmellik mutlaka vardır. Tuval çılgınca bir gözlerini kapayıştır. Çaresizliğin acemiliğinde çizer oyalanan. Düşle ressamın arasına girer resme bakan. Biraz karışmışsa aklı hayran kalabilir eksikliğe? O yüzden bakarak çizmemeli. Sadece içine belenmeli renkler. İçin tuvale sarıldığında zaman geçivermeli. Gelecek bulup çıkarmalı geçmişi. An çizdiğinde seni kaybetmeli. Bir sevgilinin saçlarına dokunur gibi dokunmak istedim boşluğa. Bir kadehi doldurur gibi doldurmak istedim unutulanı. Sarhoş olana dek anlatmak, acım dinene dek sevişmek ve unutulana dek resimlere kalmak ne güzel olurdu. Karanlık içinde vals. Gece kadın kadar yakın. Hala fırçamı dansa kaldıramadım. İçimdeki çağrıyı eğitmem lazım. Ben bir bankacı değilim. Rakamlar değil benim doğma amacım. Ne zaman son bulacak uyanışıma ihanetim? Ne duyduklarım ne de gördüklerim beni affetmiyor. Kader değil tutsaklığa inadım. Kollarımı açışımın yarını bekle beni. Yıldızlar söndüreceğim giderken. Şimdi yorgunluk zamanı. Bir sokağın kedisi olacağım sen dönerken. Piyanonun sesinde yalnızlığım beni beklerken bir Akdenizli gibi öleceğim. Martılara bırakacağım maviyi. Tebessüm kardeşim anladın mı beni?
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home