İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Perşembe, Mart 30, 2006

Biz Kokan Hepimiz Deniz

Bu geceyi hafif bir mum ışığında karşılamak istedim. Biraz düşlere yer kalsın diledi gönlüm. Işık nesneleri belli belirsiz okşasın da, boğmasın diye geçirdim içimden. Masamda durmakta olan boş yeşil soda şişesi, üstüne düşen ilginin sınırlılığında sanki bir başka gizemli. Çizgiler kesmiyor bilinci. Algı yorulmuyor hayal aralıklarında dinlenişinde. Klasik müzik ezgileri eşliğinde, bu büyülü kendinle oluşta, bir kadeh şarabın eksikliğinde, mutfak çekmecelerinde bulunamayan tirbuşonun yokluğunda aranılan tat, yanı başından geçilen bin bir kadın gibi. Yalnızlık gönülde durduğu gibi değil.
Mum ışığının erişemediği raflardaki sadık kitaplarım gölge nöbetindeler. Gece içinde yazılar, yazılar içinde hep bir gece. Satırlara sızmış bir kız, ve bir mum ışığı cılız. Sırtındaki ceketi dolduruyorsun da dostum, odanda yerini almış göğsüne yaslanan sadece bir loşluk. Bu hoşluk, bu akıl almaz sarhoşluk, geceye kucak açan bu sarıveren boşluk, piyanonun tuşlarına basan çıplak ayaklar gibi. Gezinti sahilinde düş kıyıların çılgını. Müzik kaçarcasına kendinden emin ve güzel. İçe yakalananda, ruh tutsaklığının öylesine farkında değil ki. Dansın adı oluveren düşlerle gelen hayranlıkta iyi yıllar dileğinin kelimeleri seçilebildiğince takdir edilende buluşuyorlar. Çıkıp da gelenler, hiç gelmeyecek olanlar kadar seviliyorlar. Yıllar sıralana dururken, tebessüm yüzünde seni arıyor. İçinin resminin renklerini nasıl karıştırdığını anlamaya çalışırken, ressam oluvermişsin de bihabersin. Moru sadece laleye yakıştırmışsın da, kırmızı olmadan da yapamamışsın. Bir yıl daha nerede başladığını unuttuysa da, Ocak ona daima hatırlatıyor. Tekrarları sonsuza bölmüşüz neye yarar, bölüşemediğimiz bir gecede. Odamda da her şey mesafeli. Bu haddini bilişte dolaşan ışığın da bir ömrü var. Zihne düşende ışığın ulaşamadığı son karanlık gibisin. Bu tercihte varlığın, yokluğun anlamı. Yıllanan geçmiş anılardan örülü, yıllanan geleceğe atılan adımlar geçmişe açılan kapı dominoları. Bu devranda, bu devriliverişte zaman seni ölçü alıyor yanılgısında akışkan bir yaşam. Zaman iyi ki onca zengin yürekten geçmiş bu bestelerin anlatmaya çalıştıklarında. Bu unutturuşun içinde çok yer var sığınılacak. Yitip giden her görüntüde tutunmaya çalışan sadece ben miyim? Elimden tutuşunun denizleri, şehirleri ve bir gökyüzü neden olmasın? Bu kayboluş en anlamlı keşif. Bu kopuşu göz almıyor. Martının kanatları daha bir hırslı günbatımının kızıllığına uzanan dalgaları gördüğünden beri. Daha bir soluk soluğa. Daha bir inatçı. Her geceyi aşmak istercesine daha bir umutlu. Yalnızlığı tüm insanları içine alacak kadar geniş. Gecesi mülkiyeti olmayan bir aidiyet. Geliş içinde gidiş, gidiş içinde bir ihtimal geliş. Sanma bu bir bekleyiş. Bu dönüşün gerisi yok. Bu bir kabul.
Nice yıllara. Nice yıl ara! Bu kumsal denize hep yakınsa, onu kaçtığı ufukta bile seviyor olmalı. Bu odada deniz sadece dudakların anımsamalarında. Gözlerimi kapatışımda odam da kayboluyor. Martı daha bir hırslanıyor. Kanat çırpışları ona yaşadığını hatırlatıyor. Gökyüzü ile sevişmelerinde hep hatırlamak istiyor sanki. Piyanist tutkulu tuşlara basışında içime şiddetle vuruyor. Mum ışığında gerçeğin ardı içime yansıyor. Bu belli belirsizlikle arkadaşlığımın iki kişilik hikayeleri de olacaktır elbet. İyi geceler martı, ikimizde denizi seviyoruz. Bu gece hepimizin.

Biz Kokan Hepimiz Deniz

28/12/2005

Paganini rapsodisinde İzmir’i geçen bir martının dile getirdikleri, Ege’de bir başka seneye girmekte iken düşürdükleri.




0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home