İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Salı, Temmuz 10, 2007

İçtaneme Yetişmek İstiyorum

“Yeni bir haftanın enerjisi yok içimde. Yaşadığı her ilişkiden kaybolmuş bir kız beni üzdü. Haklı olabilirdi ikimizin bir aile olamayacağı konusunda. Kalanlar alışmak zorunda. Sadece kabullenmek unutturabilir. İçimde geceledim. Yalnızlığım kıyıdaydı. Sır ışıl ışıldı. Vapurlar meraklı, sokuluyorlardı sessizliğe. Yalnızlara sevişmek haramdı. Söz veriyordu gece tutmayacağını bile bile. Sen benim için değerlisin diyordu da beni gelecekle paylaşmıyordu. Seçimler sarmıştı tepeleri. Işık yakıyordu geceyi. Derinle gök arasında düşüncelerin daldığı su karanlıktı. Spor yapmak zihnimi yoruyordu. Salondan çıkmış eve varmak üzereydim. Babamlara uğradım. Televizyonda TRT 1’de Akşam Sefası programı vardı. Kapıdan çıkmak üzereyken, programın kapanış müziğinde buruk bir tebessüm belirdi yüzümde. Şarkı sözleri beni buluyordu kalbimde, boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına diyordu. “

Dün bu satırlarla işe gitmiş bu satırlarla eve dönmüştüm. Cep telefonuma kaydetmiş olduğum bu duyguları tam sayfama aktarmak üzere iken Ayşegül bana merhaba dedi msn’de. İhtiyacım olan bir merhabadan, özlem duyduğum onu karşılamaktan çekindim ilk anda, sonra dayanamadım onu seviyor olmama. Saatlerce yazıştık, her kelimede ben de anlyordum geri dönüp de düzeltemeyeceğim hatalarımı. Yazdıklarımda amacım onu suçlamak, kırmak ve kızdırmak olmasa da, onu daha da uzaklaştırmıştım kendimden. İçimde geceledim ifademle beni bekleyen kaderin içime doğmuş olduğunu yaşayarak anlamıştım. Sevgi dürüst bir rehberdi. Sabahım olmuştu konuşmamızda. Ne sesini bırakmak istiyordum, ne de yaz gelmiş omuzlarını. Hep hatırlamak istediğim gibi güzeldi. Onu ağlatmak istemiyordum, ona zarar vermek ona yakışan siyahta. Sınavından önce yazdıklarımda saatlerce gözyaşı olmuş olduğunu duymak içimi burktu. Onun geleceği olan bir sınav öncesi ben içimi yiyordum ona başarılar diyebilmek için. Aklımda onun her anını kollarken nasıl da ona zarar vermiştim. Ben de çıkamadığım içimin esiriydim. Dile getirdiklerim kendimle bir boğuşma idi, onu çağıran bir yalnızlık, kanayan bir umursayış. Sen de, ailen de bana inanmadınız beni kalıba sokmak isteniz derken aslında haklıydı. İlişkimiz bizim olarak kalmamıştı, çok ses karışmıştı. Dün birbirimiz olduğumuzu hissettim ama o seni mutsuz ederim kendimi tanıyorum diyordu. İçimi mi dile getirmiştim yoksa kusmuş muydum? Hasta mıydım? Pişmanlığım onu geri getirmiyordu. Bugün çok az bir uykuyla işe gideceğim. Aşk insana iyi geliyor. Beni sevdiğini bile bile onu kaybediyordum. Kayıyordu ellerimden zamana. Onu yarınımdan düşürdüğümde yaşanmamışlık olacak. Ona sarılıp da, onu tutamıyorum. Onu kırdığım parçalarından bir eş toplayamıyorum. Kırdığım her parçası içime batıyor çünkü onu hala çok seviyorum. Dün konuşmamız sonrası farklı bir gözle okudum yazdıklarımı. Haklıydı içim ona acımasızdı. Sana en çok ihtiyaç duyduğum anlarda sesinle benim yanımda değildin dediğinde de haklıydı. Ben önceliklerimde sevdiğimi ilk sıraya koymuşumdur ama işe kaptırmıştım kendimi. Halbuki hayat biliyordu mantığımı duygularıma boğdurduğumu. Onu gülümsetmeyi, onu yaşatmayı ve onu yaşamayı amaçlarken düşlerimde onu ağlatmıştım. Kendimde gözyaşı olmuştum. Sevgimiz aşabilecek mi yaşadıklarımızı? Onun da ailesi ağlayışlarında kzılarına üzülmüş olmalı. Üzülen ailelerin etkisinden çıkabilecek miyiz bizi bırakmayan fotoğraflara? Yoksa anılara mı gömeceğiz sevgimizi? Saat sekize çeyrek var. Traş olup, giyinmem işe gitmem gerekli. İşe de geç kalıyorum, onu anlamaya geç kaldığım gibi. İçtaneme yetişmek istiyorum, onu kaçırmamak.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home