İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Perşembe, Ocak 03, 2008

Adımın Bir Önemi Var Mı?

( Cep telefonuma not almış olduğum, zamanında sayfama aktarmadığım için yazıldığı tarih kaybolmuş duygulardan, yakın bir zamana ait olduğu gerçeği de uzaklaşırken. Alıntıların ne geçmişi vardır ne de yarını. Kimin bir diğerine uyar anı. Sen geldiğinde anlam çoktan değişmişti. )

Arsız detaylar sarmıştı gözlerimi kapayışımı. Zaman kaplanıveriyordu bitip çoğalıverende. Seni itinayla gözettiğim gecelerde kendimi ayıklıyorum güzelliğini sarandan. Kıskanılan bir çiçek kadar nadide saklanıyordun gözden.

Adımın önemli olmadığını fark ettim. Bu bilinç hayatı olduğu gibi karşılama huzurunu verdi bana. Akşam olmuştu, deniz ufka ışıltı taşıyordu. Kayaların ıslanışında dönüşen ışığı hissettim. Hayatı seçimlerinde affettim. Benim gibi adını kaybetmiş birini aradım.

Nasıl anlatırdın? Nasıl anlatırdın söyle. Nasıl yaşardın böyle. Martılar içimdeki düşüncelere takılmadan uçarken, dalgalar da kendi içine dönerken, soğuk bir günde vapur penceremdeydim. Bir elindeki simidi, daha sonra da peynirini iştahla ısıran, yüzü şekilden şekile giren, kirli sakallı, benim yaşlarımda olduğunu tahmin ettiğim adamın pek de aşka dair sancıları yok gibiydi. Çayını yudumlayışında çıkarttığı sesler duyuluyordu gazete okuyan, yüzüne güneş vuran gencin sayfa çevirişlerinde. Arka sırada çok ciddi görünüşlü bir adam vardı. Hayat beni de ona benzetiyordu sanki. Herkes içindeki seslerle inmek üzere. Benim gibi avuçları yalnız insanlar. Salı seni özlediğim günlerden sadece birisi.

Asansör bayram ziyareti kokuyor.

Bir arabayla yolculuk ediyor, sanki geçmekte olan hayat manzaralarını seyrediyordum.

Ölmekte olan adamın huzurunda herkes. Ağaçların arasından kıyıya yaklaşmakta olan mavi sakinliğin getirdiği vapuru bekliyordum. Düşünceler ve beklentiler, yaşlanmanın getirdikleri bir bankta oturmuş oluşumda yansımalarla oyalanışımdaydı. Vapur yanaşmıştı martılar hoş geldin derken. Beril’in kahvaltı edişindeki masumiyeti hissettim.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home