İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Nisan 02, 2006

Belki De İzmir'de Son Pazar

İzmir bir akşamüstü ile buluştuğunda, Kordon ışıklarını giyinmiş, denize sarılıyordu. Bir bardak biranın serinliğinde, hayatımız kalabalıktı. Venezia Cafe tanıdık yüzlü garsonlarının gülümsemelerinde, bir masada karşımda oturmuş tanıdık yüzlü bir kızı ağırlıyordu. İçinde koştukça, kaybolduğum bu kızla paylaştığımız ne çok keşke vardı. Yarın uyanıp uyanmayacak mıyız gibi emin değildik. Korkularımızın ve kararsızlıklarımızın yanına, bir ton balıklı salata, bir kalamar ve kızarmış patates söyledik. Garson bir rica üzerine fotoğraf çekerken, bu anı ölümsüzleştirmek lazım diye takıldığında, ben bir anı donduruyoruz diye geçiriyordum içimden. Bir fotoğrafın sıcaklığı yoktur. Yıllar sonra keşkeler albümünde belirip de, zihnin unuttuğu kareleri uyandırır geçmişten. Giyinik insanların çıplaklığı konuşması kadar doğal ve gerçekti, akışkanlığımız, arkadaşlığımız ve gecemiz. Kaçıp giden anlar gibi utangaçlığımız. Şehrin insanları, ne çok anlatıyorlar. Hiç susmuyor yalanları. Dokunamadığım yıldızlar gibi gecenin kelimeleri, uzak ve ışıltılı. Hep kelimelerde soyunmuyor muyuz, gerçeklerden? Ne kadar dürüstüz? Bir sessizlik kadar açık, bir dokunuş kadar içten kalsa gelecek. Küçükken de hep akşamüstüleri oyunun en güzel anında çağrılırdık eve. Yine benimle biraz daha fotoğrafçılık oynasın derken, gitmem gerekli dedi. Halbuki daha ne çok oyunlar oynayabilirdik, içimizin bizi çağırışlarında. Yine söz dinledik. Elimde, beni düşünmüş olması kadar değerli Vakko gömleğim, gülümseyerek kalktık bir başka geceden. Hava çok güzel , bugün yürüyüş yapabilir miyiz birlikte diye düşündüğüm pazar gününü kaplayan gökyüzü kadar maviydi bana almış olduğu gömlek. Gelmeyeceğini bildiğim kadar mavi. Hayat bana gelmese de, ona mutluluklar dilemeyi öğretiyor. Zihnim onunla yaşanmamış bir dağ gezintisini boyuyor içinde. Yaşanmışlardan çektiklerini ana, gelecekle tanıştırıyor, hayal aleminde, yaşanmamışla. Bir anda göz göze gelmek gibi, gelecekle geçmişin buluşması. Anlaşılması güç bir yakalanış. Tekrar yazmaya başlamış olmak beni korkutuyor. Biliyorum ki, içimle arkadaşlığım, benim yalnızlığım. Artık çıplak kalamayacağım için sevinmeliyim, sevdiğim kızın bana hediye etmiş olduğu mavi bir gömleğim var. Otobüsün gelmemesini beklerken, bir sarılışta saçlarıyla beni örtüşünde, bana en güzel anları hediye ediyordu çünkü içinden geliyordu. Bugün gelmeyişine aldırmıyorum çünkü ben içinden gelsin istiyorum. Hayatımda bir gömlek değil de, bir çıplaklık olsun istiyorum. Üzerinde sadece beni düşünüyor olması olsun istiyorum. Üzerinde sadece içi olsun. Saçları aklıma değil de, ellerime karışsa. Biliyorum zihnimden çıkıp gitme zamanı. İzmir ışıklarını giyine dursun, başka yalanlara uçma zamanı. Bir biranın serinliğinde, sevmiş olduğun kızları içine alma zamanı. Hayatla sarhoş olup, yalpalama zamanı. Bir bakışa tutunup, geceyi aşma zamanı. Hep giyinip kuşanıp yola çıkışlar, hep deniz kıyısına inmiş şehirler, hep yalnızlıklar. Gündüz gerçekler sekiz buçukta başlıyor. Oynamak istemediğim oyunlarda çok arkadaşım var. Oynamak istediğim oyunlarda da bir çok mızıkçı.Boşaldıkça gelecek , geçmişi dolduruyor garson. Dudaklarımda bir an olan ıslaklığın, hatıralarıma işlenen yaşamın tadı. Neden düşüncelerin gitmesi gerekmiyor? Neden bugün, hakim bir kayanın ağaçlarla kaplı karşı sırtları selamlayışında, sen gündüzüm ol istedim? Senin hayatını boyamaya çalışmak haksızlık ve sensizlik. Sende kalanı severken, sende kalmanı öğrenmek neden bu kadar zor? Neden bir termosa sıcak bir çay koyup da, avuçlarındaki boş bir bardağa hayatı doldurmak istedim? Zor ve güzel patikalardan seni götürüp, yorulmanı ve omzuma başıma yaslamanı istedim. Aslında gelemeyeceğiminin ardına birçok güzel şeyi gizledim, gelemeyeceğini bile bile, bir ihtimal gelirsin diye. Seni bir dağ rüyası ile tanıştırmaktı dileğim. İzmir körfezine bir vadi aralığından utangaçça bakan ağaçlar olduğunu gösterecektim sana. Kerpiç evlerin kalıntılarının arasında güzel hatıraların açabileceğini yaşatacaktım. Hayat bana tercihler kadar güçsüz ve özgür olduğumu hala öğretemedi. Bir kuşun tercihinde mutlu olmayı, kanatlanışından düşenle yetinmeyi öğretemedi. Mavi gömleğimde bir an olsun uçtuğun için teşekkürler.

Sevgilerle,

10/10/2004-Belki de İzmir’de Son Pazar



0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home