İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Temmuz 01, 2007

Sen Hiç Katılmasan Da

Terk edilmiş olmak neden insanın onuruna dokunur? Aşk ve nefret iç içe. Neden tüm kötü duyguları kendime yöneltiyorum acımasızca. Neden onu da kendimden çok sevme hatasına düşmüştüm? Gerçekten sevilmiş bir sevgiliden dost olmuyor. Bir geleceği anılarına gömmek o kadar zor ki. Ne düşüncelerinden ne de duygularından kaçabiliyorsun. Seni seven seslerin tesellisinde bir türlü güç toplayamıyorsun. Yalnızlığın gittikçe daralıyor, sen de bedenine sığamıyorsun. Bu kendine ilk haksızlığın değil. Zaman seni tüketerek geçiyor. Kardeşim haklı, dinlediğim müzikler, yazılarım beni hayattan alıkoyuyor. Orçun neden yapman gereken kredi raporlarını hazırlamıyorsun, ben bakmak istemiyorum seni sevmeyen bir kızın fotoğraflarına, daha canlı müzikler dinlesene, bak biz de birkaç gün sonra yazlığa gideceğiz koca evde tek başına kalacaksın, bu depresyonun ilk aşamaları, bunu kendine yapma dediğinde ben yine de kendimle duygularımda baş başa kalmak istiyordum. Kendimi toparlamalıydım. Orçun oğlum tam psikologluksun diye gülerek benimle şakalaşırken beni neşelendirmeye çalışıyordu. Bugün sabah akşam kardeşimlerle yemek için balık almaya Kemeraltı’na balık haline gidişimde metroda hoş bir kızla aynı vagondaydık. İkimiz de Konak’ta indik hayata. Merdivenlerin çıkışında her güzel kız gibi onun da bir bekleyeni vardı. Onu geçtim bakışlarımı sevgi yumağı oluşlarından kaçırarak. Ben de değerli bir ihtimaldim. Bir başka ihtimaldi Ankara metroları. İşime sahip çıkmalıydım. Neden güzel bir yazı mahvediyordum onu düşünerek. Neden içimden bir şey yapmak gelmiyordu. Hava oldukça bunaltıcı. Suç yok, ceza duygu hapsi. Onu kelimelerimde kaybettim. İsteseydi konuşabilirdik yanlışları. Saatime bakıp da öğleden sonra da sınavı vardı dediğimde babam iyice üzülüyordu, yapma oğlum değmez diyordu. Özge’nin bıraktığı izler nasıl silindiyse, Ayşegül’ün de verdiği acı dinecek. Yaşam gözlerimi kapayışımda. Öykü benim öyküm sen hiç katılmasan da.

2 Comments:

Blogger Fuliyama said...

anımsayışlar hayatın bir parcası..anlar bizim bir parcamız...hergün yeni bir an yaratıyoruz...seçiyoruz anı yaşamayı diledigimizce...

Serin bir diyardan sıcak yuvama döndüm sevgili dostum..aynı toprakları paylasmamiza az kaldı..kalbimizden sonra

sevgiyle

03 Temmuz, 2007 13:15  
Blogger Erdem Ferit Baskaya said...

Bazı kişiler anımsamadan yaşamayı başarabiliyorlar. Kimileri için dün yarından çok uzak. Yaşanmışı yarına saklamayanlar sanki daha mutlular. Ben ne yazık ki düşüncelerini hafifletebilenlerden değilim. İçim zamanı yutarcasına daralıyor. Yalnızlığın hafızası her an ziyaret ediliyor. Unutmak bir başlangıç, hatırlamaksa bir son. Ya da aksi mi? Unutulacak oluşumuzun daralan sürecinde gözlerimizi kapamak bize yine de bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Kendimizle baş başa kalışımızdaki iç konuşmalarımızı bir biz biliyoruz. Duyulamayan suskunluğumuzda uykuya dalıyoruz. Yurtdışına çıkmak insanı yenileyen bir deneyim. Aslında benim de tekrarımdan çıkmaya ihtiyacım var. İrlanda yeşili anlatan bir ülke. Yağmurun yıkadığı bir ışıltı. İzmir de denizin sırdaşı. Ağustos kadar yakın olacağız. Biz uzaklığın yakınlaştırdığı nadir dostlardanız. Yılların arasından sıyrıldık sevgiyle. Yaşlanmak birbirimizi kaybettirmeyecek. Alınan her nefesin limanı sözlerde daha paylaşılacak çok şey var.

04 Temmuz, 2007 00:11  

Yorum Gönder

<< Home