İşlenebilecek En Güzel Günaha

Duygularında kaybolmuş bir adamın ebedi adresi kadınlardır. Kelimelerimin buluşma noktası güzel kadınlara. Ölüm sözü ayırana dek. Sanırım gerçeğini şaşırmış ender insanlardan birisiyim. Kolay değil narin bir ihtimali sevmek. Gözler yaşamak demek.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İzmir, Türkiye

I like dabbling in English. Words welcome people in me.

Pazar, Nisan 02, 2006

Geçmişin Sesi

Yazdıkların üzerine düşündüm. Belki ben yalnız kalmayı hak ediyorum. Çırpınışlarım güvenilmezliğim. Yorulunca bir sevgiye konmak özlemi, uçan kuşu her an havalanabileceği gerçeği ile güvenilmez kılıyor. Tutarsız davranışlarını o da anlayamıyor ama sonuçlarını bizzat yaşıyor yolculuğunda.
Bu bir beklenti mi ondan bile emin değilim, öyle bile olsa, bu konuda kaybolmuş biriyim. Biraz önce mutfakta idim. Nurdan Abla patlıcanları oyuyordu, akşam yemeği için. Biraz önce gerçek olanla birlikte idim. Oturup da tuşladığım bunca kelime, benim içim, hiç kimse görmedi ki onu, bir bedenden yola çıkıp onun gerçekliği kabul edilebilir mi? Kimse kimsenin içinde yaşayamaz. Bu belki de benim sana haksızlığım ve diğer bana yakınlaşma cesaretini gösterenlere ya da hatasına düşenlere. İyilik mi yapıyoruz ya da kötülük, ben de bilemiyorum. Karar verebilmek için bir takım ölçütler olmalı ama neye göre ölçebilir ki insan? Ben senin de sessizlik olmanı istemiyorum.
İçimde sevgi var neden onunla yetinemiyorum, neden hep paylaşmak istiyorum bu zor bir soru. İçimde unutulmaktan ve yalnız olmaktan korkuyorum da ondan. Birileri bana yaşadığımı bir şekilde hatırlatabilmeli, hissettirebilmeli. Yollar insanlarla dolu. Gelip geçiyorlar . Onlardan bir beklentim yok, bu doğru. Sokakta ıspanak satan kadından bir beklentim yok, mahallemizdeki söğüşçüden, manavdan bir beklentim yok ama onlar bana görsel bir ziyafet sunsalar da bir sarılış olamıyorlar içime , yalnızlığıma. Bir karşılık bekleyerek sevmiyorum aslında. Belki bir komün ortamında da mutlu olabilirdim. Tek kişilik bir hayatı oynamak bana zor geliyor. Ben dokunulmak istiyorum. Ayaklarıma geceleri çok kısa ömrümde bir hayat değsin istiyorum. Bunun adı Özge olsun , çekip gidecek olsa da bir ertesi sabah. Ama değerli biri olsun istiyorum bana karışacak. Evlenmek şu anda toplumun kabul ettiği aile şekli, o da bir gereklilik değil aslında. Ama ben çocukları seviyorum. Bazen oyun kurları bize öğretiliyor. Oynamak istiyorsak başka seçeneğimiz olamıyor. Atı çapraz oynadığında, zihin karışıyor ve toplum yanlış hamle, L şeklinde hareket edeceksin diyor. Özgeye sabah bir yazı daha gönderdim. Bundan ailemin haberi yok. Mektup olarak atsam da okumuyor olabilir. Silip atıyor olabilir, ben bunu bilemem. Ben paylaşmak istediğimi biliyorum ve paylaştığımı sanmak da mutluluk , sessizlik olmaktansa. Ses ulaşamıyorsa da sessizlik içinde kalmış kalmamış. Yazmak beklenti, yazmamak bir tavır. Ben ikisi arsında yazmayı tercih ediyorum. Ben ikisi de değilim, bunu biliyorum. Ben biliyorum ki ben güzel olanda heyecan duyuyorum yalnızlığımdan çıkışlarımda. Bunu aileme , hatta Özge’ye anlatabilmem zor ama senin beni bir nebze anladığını biliyorum. İnsan sessizliğine döndüğünde kafasında yaşıyor ve yarattığını seviyor, sevdiğinden kopuk. Ben bunun adı koşulsuz sevgi mi bilemiyorum. İnsan sevdiğinden habersiz yaşayabilir mi? Belki tanrıyı sever gibi sevmek, varlığı gözlemlenemese de, hissedilen yaşamın çeşitliliğinde. Her insan kendi hayatından ve davranışlarından sorumlu. Bir başkası ile ilişki boyutunda etkileşime girdiğinde bencillik düzleminde kaybolabiliyor. Ama sevgi merak ediyor, ne yapıyor diye, hasta mı, mutlu mu, ya da üzgün mü? Sessizlik bunları yanıtlayamıyor.
Ellerimi yorgun yüzümde gezdirdim. Basıncını hissettim varlığımın. Bunu başka bir elde de hissedebilmek güzel. Var olabilmek dokunuşlarda. Her insan yalnızdır doğru ama bir dokunuşta çıkabilir , ya da kandırılabilir. Gerçek sandığımız da bir yanılsama değil mi? Ben yanılmak özgürlüğümü yaşayabilmek istiyorum. İçimde ben haklıyım. Bu beni korkutuyor. Bu bir cinsellik mi, ya da vaz geçilemeyen bir zevk. Mutluluk ile haz arasında bence güçlü bir ilişki var. İnsan yalnızlığından çıkabildiğinde gerçek anlamda sevebiliyor diğer insanları, hayvanları, bitkileri. Gözler dönüşüyor bir gözün ardında. Bu benim yanılsamam olabilir. Kaos teorisi her kaotik yapının içinde düzensizliğin barındırdığı tekrarlanan bir desen vardır diye belirtiyor. Ben bir yol gösterici olabilir miyim, bunca karışık bir akıl ve duygular bütünlüğü ile bilemiyorum, desenlerim var mı farkında değilim. Paylaşmış olduğum çizimlerim gibi karmaşığım. Bilgisayarımın başında yalnızım. Sevdiklerimi kaybediyor, uzaklaştırıyorum. Kendime çekiliyorum, içsel çekimimde kelimelerle. Engel olamıyorum beni yutan karanlığa. Benden daha güçlü bir çekimi arıyorum parçalasın diye beni ve bana doğru akanı. Van Gelis beni sürüklüyor. Keşke güneşe çıkabilsem. Orada yalnız yürümesem. İçimdeki enerji saf mı, o kadar bulanık ki düşüncelerim. Ekte sana gönderdiğim Özge’ye yazmış olduğum yazı ne kadar gerçek bilemiyorum. Bunu seninle paylaşmam içimdeki saflığa zarar veriyor mu bilemiyorum. Açıklık ölçüsü ne olmalı, fayda ve paylaşım ilişkisi , sonuçları , müziğin güzel akışkanlığında omzuma dokunulmayışı ve ben, ben, ben hiç bitmeyen. Özge ile bir dağ patikasında yürüyebilme ihtimalini tükettik. O şu anda İzmir’de belki de döndü ama Narlıdere ormanı Kararlılık Ormanı oldu. Ben birlikte salata yiyebilme ve bir takım şeyleri paylaşabilme ihtimalini tüketmeyelim istiyorum. Ama sana acı da vermek istemiyorum kelimelerimle. Ben neden herkesi böyle bir açmaza sürüklüyorum çözemiyorum. Senin gibi Özge’de bocaladı dünyamdan çıkabilmek için.
Kendi düşüncelerimden çıkıp, biraz da başka kişilerin düşüncelerinde dolaşayım. İçime geçmişin sesini konuk edeyim başka yazarların dünyalarından. Ben senin sesini seviyorum, Özge’nin sessizliğine karışan sesini, Bilge’nin ve nicelerinin sesini. Bir de kendi sesimi sevebilsem ama onu sevmiyorum, o yalnızlık. Sessizlik de olsan değerli olacaksın, her içime düşen gibi. Şundan emin olabilirsin, seni yargılamıyor olacağım. Ben her zaman içimde olacağım, bir masalda. Bir gün birileri beni uyandırsın diye bekleyeceğim.

Sevgiler Ferit
04/10/2003

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home